BABA

Dilek ALP

Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutladığımız gün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün karakterini, yeteneklerini ve başarılarını yazmayacağım. Hatta yazımı uzatmayacağım ve edebi bir anlam da yüklemeyeceğim. İroni yapıp kelimelerin arasına manalar gizlemeyeceğim. Basit, anlaşılabilir, kısa bir yazı olacak. Ailemden aldığım eğitimim, sadece kendi çabalarımla bunu geliştirmem, doğal bir süreç içerisinde kendi yolumu bulmamla ilgili olacak aslında bu yazı. Hayatımda hiç kimsenin baskı uygulamasına izin vermediğim, ortam yaratmadığım, ikna edilmek zorunda kalmadığım, köşeye sıkıştırılamadığım, bir duygudan bahsedeceğim. Sadece makam ve güç elde etmek için bu değeri tepe tepe kullananların, kullanırken nezaketi ve aklı unutanların tersine bugün bununla yüzleşmek isteyenlere ders verecek bir not okuyacaksınız.

Hayatım boyunca hiçbir siyasi parti ve akıma yakın hissetmediğimi ve içinde yer almadığımı gurur duyarak haykıracak bir gündeyim bugün. Hayran olduğum, değer verdiğim, öngörülerine güvendiğim sağlam ve kırılmaz bir ideolojim oldu sadece, meslek hayatımda bana bedelinin çok ağır ödetildiği. Hatta bundan ben bahsetmeyeceğim, benim adıma birileri size bunu hatırlatacak.  

*

Dünya El Sanatları Komitesinin ( WCC World Craft Commitee -
https://www.wccinternational.org/ ) Türkiye temsilcisi olmam nedeniyle,  komite merkezi olan Hindistan hükümeti ile bağım köklüdür. Hint kültürünü ve insanlarını çok özel bulurum. Ne mutluyum ki vefalı, samimi ve gerçek dostluklarım oldu o coğrafyadan. Ünlü Mutfak Şefi Khanna ’da onlardan biri.

Konu kültür olunca sonu olmayan bir okyanus benim için, dünya ülkelerinin kültürel zenginlikleri ile yoğurulurken, ne kadar zenginleştiğimi yıllar sonra daha net anlayabiliyorum. Bunun 10 üniversite bitirsen de eğitimle alakalı olmadığını, aileden gelen adap ve görgüyle çoğaldığını da… Onun için “VİZYON” kelimesi benim dünyamda derya bir kelimedir. Bu kelimeyi tam olarak karşılayan ve hak eden hayatımda sadece bir kişi tanıdım.

Sizinle, kendime ait bir kısa not paylaşacağım. Yazıyı okuduktan sonra kısa bir süre gözlerinizi kapatıp üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Belki yanında hafif bir müzik ve bir kahve de eşlik edebilir.

“Şuan tarifsiz hoş bir ruh halindeyim. Sanırım hissettiğim sadece ‘dev bir onur’. Yeni Delhi'de yaşayan yakın Hintli bir arkadaşımın (Hindistan’ın ünlü şeflerinden biridir) sabah mektubu ve dersi beni bana getirdi, tercümesi eksiksiz şöyle;

Kadim kardeşim Dilek, bu Delhi denen şehrin, kalabalık, sıcak ve tozlu herhangi bir gününe mutfakta başlamadan önce, benim için günün en beklenen saati geldi işte. O senin çok sevdiğin yeşil kahvenin eşliğinde, senin ülken, senin insanların ve Baba Atatürk için tüm yazılarını okumak ve gözlerimi kapatıp düşünmek, tarif edilemez bir lüks. Biliyorum yazılarını çeviri yaparken anlamda kayıplar çok oluyor ama ben yine de senin duygularındaki topraklarının ateşini hissedebiliyorum. Bu ateşi gözlerinde de defalarca gördüm. Hatırla, Delhi'nin en güzel bulvarına verilen tabelayı (Atatürk Bulvarı) gördüğünde gözlerinden yaşlar boşalmış, sevinç çığlıkları atmıştın. Ve o tabelanın altındaki ibareyi (Türkiye Cumhuriyetinin Babası) gördüğündeki halini asla unutmayacağım. Anladım ki Baba Atatürk sizler için benim anladığım babadan çok öte...

Değerli kız kardeşim, Hint mutfağının altın lezzeti ‘Garam Masala’ (kimyon, kişniş, tane karabiber, kakule, karanfil ve tarçın karışımı) ne ise sen de benim mutfağımın saf kırmızı safranısın. Her zaman dua ediyorum, Tanrı, Türk kardeşlerimin kalbinde Baba Atatürk'ü, benim kalbimde de seni korusun.”

Daima kardeşin Khanna