25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde birliktelik çağrısında bulunuldu. Meral Süer tarafından okunan açıklamada, “Şiddeti, krizi, yoksulluğu birbirine düğüm düğüm kalın iplerle bağlayan bu ölüm politikasına karşı birlikte hareket etmeliyiz. Aynı sorunları yaşayanlar aynı tarafta buluşur. Ve kurtuluş ancak birlik olursak mümkün olur. Yaşasın kadın dayanışması” denildi.
ERKEK VURUYOR DEVLET KORUYOR
15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklamasına CHP Gebze İlçe yöneticileri ve Gebze Kadın Kolları Başkanı Yaşa Erdoğan, Emek Partisi Darıca İlçe Başkanı Orhan Kaya ile Gebze İlçe yönetici ve üyeleri, Makine Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği Kadın Komisyonu üyeleri ve Petrol-İş üyeleri katıldı. Basın açıklamasına katılanlar “Yaşasın kadın dayanışması”, “Erkek değil gerçek adalet”, “Barbarlık yenilecek direnen haklar kazanacak”, “Erkek vuruyor devlet koruyor” ve benzeri sloganlar attı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ UYGULA
“Krize şiddete yoksulluğa eşitsizliğe kadın cinayetlerine ve istismara karşı alanlardayız. Gücümüz birliğimiz” yazılı “Gebzeli kadınlar” imzalı büyük dövizin yanı sıra “Ucuz esnek güvencesiz çalışmak istemiyoruz”, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygula”, “Çocuk istismarına dur de. Suça ortak olma” yazılı dövizler açıldı. Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
MIRABELL KARDEŞLER
“Bugün 25 Kasım. Ülkemizden kilometrelerce uzaktaki Dominik Cumhuriyeti’nde diktatör Trujilo’ya karşı mücadele eden üç kız kardeş Mirabeller’in ölüm yıldönümü. Bundan 59 yıl önce ülkelerindeki baskı ortamına karşı mücadele eden ve vahşice öldürülen Mirabell Kardeşler; yıllardır kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadelenin simgesi haline geldiler. Onları unutulmaz yapılan şey kendi ülkelerindeki diktatörlüğün kurduğu eşitsizlik, yoksulluk, sömürü ve baskı düzenine karşı gösterdikleri dirençti.
MÜNFERİT DEĞİL SİSTEMATİK
Kadınlar ise Mirebell Kardeşler’den bugüne susmuyor, korkmuyor, itaat etmiyor. Yaşanan şiddetin münferit değil sistematik olduğunu haykırıyor. Bu şiddete karşı birlikte güçlü olduklarını dile getiriyorlar. Bolivya’dan Şili’ye, Irak’tan Fransa’ya, Ekvador’dan Meksika’ya, İspanya’dan Sudan’a kadınlar en önde yaşamı değiştirmek için mücadele ediyor.
Aynı direnci dün Şili’deki diktatörlüğe karşı gösteren sokak sanatçısı Carrasco’da önce Şili polisi tarafından gözaltına alındı, işkenceye ve tecavüze uğrayıp cansız bedeni demir korkuluklara asıldı. Bu haince ve korkunç katliamı kınıyoruz.
FARKINDAYIZ
Dünyanın neresinde olursa olsun yönetimlerin kadınlara dönük saldırıları bitmiyor. Egemenler biz kadınlardan daha çok çalışmamızı, daha çok çocuk yapmamızı isterken yaşadığımız yoksulluğu, işsizliği, açlığı ve bunun karşısında onların sahip olduğu zenginliği asla ama asla sorgulamayalım istiyorlar. Tüm bunlara karşı mücadele etmenin aynı zamanda bunları yaratan bu sisteme karşı mücadele etmek olduğunun farkındayız. 2019’un ilk 20 ayında 383 kadın öldürüldü. Emine Bulut, Zeynep Öztürk, Ayşe Acar ve adını sayamadığımız yüzlerce binlerce kız kardeşimizi elimizden alan bu sistemdir. Emine’nin son sözleri bu ülkedeki milyonlarca kadının sessiz çığlığıydı. ‘Ölmek istemiyoruz.’
Kadınlar ve çocuklar ülkenin dört bir yanında sistematik bir şekilde şiddete, istismara maruz kalmaya devam ediyor. Kocaeli ve ilçemiz Gebze’de kadına ve çocuğa yönelik suçların en çok yaşandığı yerler. Özel bir hastanede doktorun tacizine maruz kalan kız çocuğu ve kayınpederinin şiddetine maruz kalan Fatma Selen Ö, bunun en yakın örneği.
KADININ ÜZERİNE KALIYOR
Şiddeti daha da katmerlendiren, hayatlarımızı daha da zorlaştıran diğer sorunumuz ise ekonomik kriz. Artan işsizlik oranları aynı zamanda kadınların güvencesiz işlerde çalışmasına neden oluyor. Eve giren gelir düştükçe iki yakanın bir araya getirilmesi için habire tasarruf etme işi kadının üzerine kalıyor.
Geçim zorluğunun, açlığın, işsiz kalma tehdidinin, uzun mesailerin, aşırı sömürünün sonucu giderek kötüleşen çalışma koşullarının tüm zorlukları kadının ömrünü törpülüyor.
BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ
Bu tabloyu değiştirecek olanlar kadınları yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgiye mahkûm edenler değil bizleriz. Şiddeti, krizi, yoksulluğu birbirine düğüm düğüm kalın iplerle bağlayan bu ölüm politikasına karşı birlikte hareket etmeliyiz. Aynı sorunları yaşayanlar aynı tarafta buluşur. Ve kurtuluş ancak birlik olursak mümkün olur. Yaşasın kadın dayanışması.”