AYNA

Kübra Tanrıverdi

"Bana benden 2 tane lazım olsa

Devamlı aynaya bakardım

Benim bana karşı "kendi gibi" kalabilene ihtiyacım var

Öteki türlüsü çekilmiyor"

    Sizce de çekilmiyor değil mi? Ötekisi, berisi, hatsizi, böbürleneni, tramvatikçisi, mutsuzluktan besleneni, asaletsizce asalet dağıtanları ve bir de nasipsizi sözümona insanlıktan nasipsizi.. Türevler bol sayın okurum siz yoklayın zihninizi. Kanaatim odur ki türevler alır başını giderki ve peşi sıra sayılmaz. Şu zamanlarda ruhum bedenimden taşacak, zihinler 1 düdüklü tencere gibi ocağı açık vaziyette kaynayacak da kanatacak gibi bir hava var birçoğunun dünyasında. Elbette bir paletin içinde bulunan bir rengin diğer bir renk ile boğuşması kamaştıracak yahut deforme edecek bir yanımızı elbet bulacak. Bunun bir kabulleniş mi yada ilahi akışa teslim oluşmu bilmem, insan yaş aldıkça idrakın da oluyor ve de olmaya başlıyor. Yağmur damlalarının tanesini saymaya başlayıp, akvaryumdaki balıkların şahane pullarını gözlemleyecek ve öyle umursamaz öyle kendi halimdeliğimden mütevellit rakslarını seyrede dalacağım bugünün. Bir bakacağım şöyle, bu yapraklar bu dallardan bir dönüşüme gitmeli mi ? Gidipte yeni bir renk ile gelmeli mi gelmemeli mi öyle bir bakacağım işte. Sokakta özgürlüğün sözümona timsali bir kuşun kanadındaki tüylere bakacağım. Karşı apartmanın bilmem kaçıncı dairesinde bilmem kaçıncı hayat kıtalında olan balkon keyfinde gördüğüm iki yudum çayın sıcaklığını bir bulup bir bulamamanın gizeminde arasında olacağım belki de.. Olabildiğince doğru kalacağım yine, kemiği yok dediğim dilim yine susmayacak ve kendi kendine kalmanın verdiği temizliği nifaksız onuruna akşam 2 orta kahve ile bir ben ve bir ben ile onurlandıracağım kendimi. Kendi kendime kalışımın kaçıncı gün mertebesindeki bu benliyim hiç hesap edemedim. Bilmem kaçıncı kıtaldı kaldıysa derinlik elem keder perspektifi hepsini dürüp büküp sonsuzluğa uğurlayacağım. Yeni bir perspektife teslimim şu günlerde, içinde daima olduğu gibi inanç ilk sırada yer alıyor. İnsanın kendi kendini takdir etmesi kendi kendine yetebilmesi bu çağın insanının en kıymetli hazinesi. Hürriyet azim onur ve konforsuzluğun verdiği en ala konfor olacak bu perspektif içinde. Açılarım daha behemehal, nedendir bilmem. Beyazlarıma karışmış bir güvercin tüyü aldı beni dipsiz koşullardan saçlarımın beyazındaki beni hatırlattı şu zamanda bu bir pencerenin verdiği bahar yandan. Körlere yüzü sağırları sözü duyurmamayı ilke edindirdi. Bir vicdan yastığı ki ne para ne pul ne ziynet hepsini bir kenara alır. Akışa teslim olmak ki ben elimden geleni sonuna kadar yaptım yapıyorum hak taâla beni benden iyi tanır. Kulun mihnetin de olmam, ne emekle ektiğim bahçemin toprağı taâlanın himayesinde kalır ecrin'de yaşar saklanır. Şükrüm de can bulur kuş olur cıvıldanır. Ben kalemimin mürekkebin de bir dimahım, hayat denen bu hüviyet beni nerede olsam tanır.

     İş bu ya bir kere daha sarıldım kitaba kaleme ve döküldü kalbimden satırlara o cümle-i hece;

    - Bana bir ben lazım eski aklıma firar,

    - Şimdiki aklımı ziyan etmeyen,

    - Busesin de kalan kırgınlıklarımı rüzgara teslim eden,

    - Bana bir ben lazım eskisinden daha deli,

    - Eskisinden daha çocuk

    - Eskisinden daha azimli

    - Eskisinden daha sakin.

    - Ve bana bir ben lazım, kahvesinin ortasına bakmadan telvesinde kıymeti kalan bu dünyanın penceresinde saklı olan umudun çocuğunun elini tutan canım bahar'ın o sıcak yazından umudunu hiç bırakmayan....