Atanmak yetmiyor !

Münir Karaloğlu’nu bu kent iyi tanır. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kurulunca, Recep Tayip Erdoğan’ın özel görevlendirmesiyle Genel Sekreterlik koltuğuna oturdu ve vali olarak atanana kadar kentin dizayn edilmesinde, ekonomik ve demografik olarak AKP’ye rant yaratacak bir zemin haline getirilmesindeki projeleri birinci elden yürüttü.

Sonra sıra Valilik yapmasındaydı ve ilk görev yeri olan Van’a atandı. Yaşadığımız yüzyılın acısı dolayısıyla iyi bildiğimiz deprem gerçeğiyle orada karşılaştı Münir Karaloğlu. Yönetsel beceri konusunda sıkıntı yaşayacağı günler sanki ardında sıralanmış gibi durmasına rağmen, yine de ödüllendirilerek Bursa Valisi olarak atandı. Ama, Van Depremi’nde, Bayram Otel’de 24 kişinin can vermesine ilişkin ön inceleme raporu hazırlayan İçişleri Bakanlığı müfettişleri peşini bırakmadı. Dönemin Van Valisi olması dolayısıyla hakkında istenen soruşturma iznine İçişleri Bakanlığı “Olmaz” dedi.

Hal böyleyken, ilk depremde ciddi hasar aldığı halde ön hasar incelemesi yapılmayıp boşaltılmadığı için 17 gün sonra 24 kişiye mezar olan Bayram Otel için Karaloğlu’nun savunması tam bir gariplik olarak yansıdı kamuoyuna.

O kentin Valisi yani merkezi idarenin oradaki ilk temsilcisi olan kişi yaşanan bir afet sonrası ortaya çıkan tablonun birinci derecedeki sorumlusudur.

Anımsayalım;

Van’da 23 Ekim 2011’de meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremde 500’ü aşkın yurttaş ölmüş, bin 500 kişi de yaralanmıştı. Tam 17 gün sonra, 9 Kasım’daki ikinci depremde, ilkinde ağır hasar alan Van Bayram Oteli ve 25 bina yıkılmış, 40 kişi daha can vermişti. İki deprem arasında geçen sürede Bayram Otel’de ön hasar incelemesi yapılmadığı ve ağır hasar aldığı halde binanın boşaltılmadığı ortaya çıkmıştı.

Hal böyleyken açılan soruşturmada ifade veren Vali Karaloğlu, kendini savunurken şu cümleleri kuruyor: “Otel 1963’te o günün şartlarında ve yönetmelikleri çerçevesinde inşa edilmiş. Ben 1964’te doğdum. Otelin ne planlamasında, ne imarında, ne inşaat ruhsatında, ne iskanında, ne de işletme ruhsatında valiliğin yetki ve sorumluluğu yoktur.”

Açıktan belediyeyi suçluyor, ama belediyenin denetimlerini gereği gibi yapıp yapmadığı konusunda denetim yetkisi olduğunu göz ardı ederek, yani kamuoyunu yanıltarak.

Gariplik de burada işte… 

Otelin belediye ruhsatlı bir işletme olduğu, bu nedenle sorumluluğunun da belediyeye ait olduğu doğru. Ruhsatı veren kurumun, koşulları ortadan kalktığında ruhsatı iptal etmek zorunda olduğu da gerçek. Belediyenin, ruhsat verdiği kurumları deprem sonrası denetleyip, koşulları ortadan kalkanların ruhsatını iptal ederek boşaltmak durumunda olduğu da yasal zorunluluk.

İyi de, belediye bunları yapmadıysa, siz bilerek seyirci kalmış olmuyor musunuz ? Bu aymazlığın sorumlusu kim ?

Bu soruların yanıtı elbette belli, ama önemli olan vicdanlardaki sorumluluk.

Yaşamını yitirenler,

Sakatlananlar

Varlıklarını kaybedenler

Ve toplumsal acı,

İşte bu fatura çok yüklü gelecek, er ya da geç…