Merakla beklenen asgari ücret AKP iktidarı tarafından 22 bin 104 TL olarak ilan edildi.
Bozdur, bozdur harca!
Hem de 1 yıl boyunca!
Ne kadar büyük bir lütuf!
Neymiş asgari ücretliyi enflasyona ezdirmemişlermiş!
TÜİK’e göre enflasyon yüzde 47 fakat asgari ücretliye enflasyon altında zam yapılıyor.
Tam bir kara mizah değil mi?
Bunu söyleyenlere, 22 bin 104 TL ile 1 ay ailecek geçin bakalım demek gerekiyor.
Evin kirası, ısınma, gıda ve öteki harcamalar nasıl sağlanacak, izah etsinler de asgari ücretli öğrensin.
Ülkemizde 7 milyonu aşkın asgari ücretli çalışan olduğu belirtiliyor.
Bu insanlar aileleriyle birlikte 20 milyon civarında bir sayıya ulaşıyor.
Eğer ailede bir kişi çalışıyorsa o zaman durum zaten vahim!
Üstelik sendikalı asgari ücretli falan yoktur.
Asgari ücret bundan dolayı ülkemiz adına gerçekten çok önemli bir konudur.
Sıradan ve basit şey değildir.
Birçok yazımda ifade ettim, asgari ücret uygulaması dünyanın hiçbir gelmiş ülkesinde yoktur.
Olanlarda ise semboliktir ve verilen ücretler bizim asgari ücret tutarından çok daha fazladır.
Mesela Almanya’da asgari ücret 2 bin Euro civarıdır.
Ki, Almanya’da asgari ücreti sayısı çok az, minimumdur.
Bizim ülkemizde ki gibi çalışanların yüzde 30’una asla tekabül etmiyor.
Tabi burada işçi sendikalarının etiksizliğine dikkat çekmek gerekiyor.
Mesela Türk-İş asgari ücretin bu seviyede olmasında her anlamda büyük payı var.
Nedeni şu ki, hiçbir zaman emekten yana olmadı, sarı sendikacılığın her daim öncüsü ve abidesi oldu.
Asgari ücret tespit komisyonunda yer alan Türk-İş, yüzde 30 civarı bir zam yapılacağını biliyordu.
Bundan ötürü son gün toplantıya katılmayarak güya masayı terk etti!
Tabi yerseniz.
Sendikalar demokratik ve anayasal haklarını üyeleri lehine, özellikle üretimden gelen gücünü kullanmadığı sürece bu kirli oyun sürüp gider.
Yalnızca toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde bir iki kere bağırıp çağırmakla ancak işçilerin ekmeğine, aşına göz koyanların değirmenine su taşıyıp oyunu parçası olursunuz.
Sınıf sendikacılığını benimsememiş her sendikal oluşum yalnızca sermayeye çanak tutar.
Üyeler içinde yer aldıkları sendikal yapıyı irdeleyip, denetlemediği sürece pekte bir şey değişmez.
Üye sessiz kalırsa sendikada bildiğini okur.
Türkiye bu anlayışla asla refah toplumu olamaz!