Prosedürde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin artışın "TOLERE edilebilir" düzeyde olduğunu söyledi.
Önceki Aile ve Sosyal Bakanı da, Ensar Vakfı'ndaki taciz ve tecavüzler için"bir kereden bir şey olmaz"demişti hatırlarsanız.
İki kadın!
Rahim taşıyan bu iki varlığın , bu sözleri sarfetmesine karşın kurulabilecek bütün cümleler yetersiz!
Alfabeleri yok!
Bu zihniyetin 'tolere edilebilir' kavramının istatistik oranlarını sebepleriyle araştırdım.
2020 11 Mart ayından itibaren bu güne dek, tolere edilebilir rakamlar şöyledir:
"Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun bildirimine göre;
korona tedbirleri ile birlikte önce-
ki aylara göre başvuru hatlarını arayanların sayısı
Nisan ayında % 55,
Mayıs ayında %78 artmıştır.
Nisan ayında en çok cinsel şiddet nedeniyle, Mayıs
ayında ise en çok psikolojik şiddet nedeniyle başvuru olduğu ve en çok
evli olduğu erkekten
şiddet gören kadınların başvurduğu bildirilmiştir
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun
raporuna göre;
2020 Mart ayında bir önceki yıla kıyasla
psikolojik şiddet %93,
fiziksel şiddet %80,
sığınma evi talebi %78 oranında artış
göstermiştir.
Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi’nin, 3-8 Nisan 2020 tarihleri
arasında, 28 kentte yaşayan 1873 kadının
katılımı ile gerçekleştirdiği bir anket
çalışmasının sonuçlarına göre,
pandemi sürecinde kadına yönelik
şiddet %27.8 oranında artmıştır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Servisine 2020 Mart ve Nisan
aylarında ev içi şiddete maruz kalarak
başvuran kadın hasta sayısının, bir önceki
yılın aynı dönemine göre üç kat arttığı
bildirilmiştir.
Polis Akademisi Başkanlığı’nın
COVID-19 salgını ve sonrasına ilişkin hazırladığı raporda Türkiye’de salgınla
beraber aile içi şiddet vakalarında artış
olduğu bildirilmiştir.
Pandemi ev içi şiddeti nasıl artırıyor?
Pandemi döneminde virüsten korunmak ve başkalarına bulaştırmamak için evde
izolasyon en güvenli tedbir olarak
önerilmiştir.
Ancak herkes için güvenli bir alan olması gereken evler, şiddete maruz kalan kadınlar ve çocuklar açısından oldukça
riskli yerlerdir.
Salgınla birlikte kadınlar şiddet uygulayan erkek ile birlikte bir anda eve kapanmış,
istismarcı ilişki içinde sıkışarak ev içi
şiddete maruz kalma riskinin daha da arttığı bir sürece girmişlerdir
Bu bağlamda evde sosyal izolasyon
durumda olan kadınlar ve çocukları bir
tehlikeden korurken, bir başka tehlikeye açık hale getirmiştir.
Özellikle yaşlı, engelli, göçmen ve mülteci kadınlar gibi kırılgan gruplar için riskin daha yüksek olduğu bildirilmektedir.
Ayrıca bu süreçte şiddet uygulayan
erkeklerin kadına COVİD-19 bulaştırma
tehdidi gibi duruma özgü yeni şiddet
biçimleri de ortaya çıkmıştır.
Kadınlar bu süreçte şiddet uygulayan erkekler ile 24 saat bir eve kapanmışken
destek mekanizmalarına ulaşmakta her
zamankinden daha çok zorlanmışlardır.
Kadınlar yalnız kaldıkları ilk fırsatta
yardım hatlarını aramakta, şiddet uygu-
layan erkeğin bundan haberdar olması durumunda daha fazla şiddete maruz
kalmaktan korkmaktadır.
Ev içi şiddete maruz kalan bazı kadınların
COVİD 19 bulaşma korkusu nedeniyle hastanelere gidip başvurmaktan da
çekindikleri bildirilmektedir.
Sosyal izolasyon kadınların ihtiyaç
duydukları aile veya arkadaş gibi sosyal desteklere erişimlerini de zorlaşmış,
şiddetin izleri ev içinde
gizlenmiştir.
Tüm bunların yanında kadınlar pandemi
nedeniyle işten çıkarılmış veya ücretsiz izne ayrılmak zorunda bırakılmışlardır.
Ekonomik kayıplar/güçlükler şiddet uygulayan eşi/partneri terk etmeyi ve
böylelikle şiddetten uzaklaşmayı
daha da zorlaştırmış olabilir.
Son yıllarda internet ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması ile birlikte
toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yeni
bir biçimi olarak dijital şiddet gündeme
gelmektedir.
Dijital şiddet; dijital internet ortamında
kadına yönelik hakaret, tehdit, nefret,
küfür veya cinsel içerikli yazı, görüntü vb
materyallerin gönderilmesi, yayınlanması, ısrarlı takip etme olarak tanımlanmaktadır
Pandemi sürecinde Türkiye’de dijital şiddet nedeniyle gelen başvuruların arttığı
ve tüm ihbarların %11’ini oluşturduğu bildirilmiştir.
Bu artış sosyal izolasyonu sağlamak için
evde kalma ile birlikte evlerde teknoloji
kullanımının artması ile ilişkili
görünmektedir.
Evlerde şiddet uygulayan partner/eşle kısıtlı kalmanın yanında;
toplumda salgın hastalık ile ilgili genel
bir korku ve belirsizlik, artan işsizlik ve
ekonomik sıkıntıların yol açtığı psikolojik sorunlar, sağlık sistemine erişim
zorlukları, evde izole olmanın getirdiği alkol tüketiminde artış gibi bir çok
faktörün kadına yönelik şiddeti arttırdığı
bildirilmektedir.
(Klinik Psikiyatri 2020;23(Ek 1):89-94)
Hani derlerdi ya büyüklerimiz "başımıza taş yağacak" diye.
Bırakın taş yağmayı, yirmi yıl önce bir deprem oldu ki, ülke enkaz altında...
Ve artık bu halkın sizleri tolere edecek takati kalmadı!