Ocak 1948 yılında Bursa’da doğdu Zekâi Özger. Selanik göçmeni işçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi tütünde, babası düşük ücretle fabrikalarda çalıştı. Veresiye defterine hep borç yazan hayat imkân vermiyordu dinlenmesine. Özger’in babası, işinden arta kalan zamanlarda memurların ayakkabılarını tamir ederek yoksul ailesinin geçimini sağladı.
Sessiz, içine kapanık ve ağırbaşlı bir çocukluk yaşar Zekâi. Bu yıllar onun için ağrılarla ve hastalıkla geçer. Yakasına yapışmış acılar bir tutam mutluluk ekmez kerpiç evinin bahçesine. Sekiz buçuk yaşında geçirdiği kemik rahatsızlığı nedeniyle bir süre hastanede yatar. Zorlu ameliyatlar sonrası uzun zaman koltuk değneklerinden destek alarak dolaşır ve sağ bacağı sol bacağına göre kısa kalır.
İlk, Orta okul ve Liseyi Bursa’da, Üniversiteyi Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okur. Lise yıllarında tiyatroyla başlar sanat yolculuğu. Kimi oyunlarda rol alır. On yedi yaşında arkadaşı Ömer Zafer Göktürk’le Bursa’nın il plakasından esinlenerek ‘’Kent 16’’ adlı bir dergi çıkarır. Üniversite yıllarında Arkadaş ve DOST dergilerinin çıkarılmasına katkı sunar.
Üniversite yıllarında devrimci mücadelenin içerisindedir. ODTÜ, Hacettepe ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci yurtları birbiri ardına polisler ve faşistler tarafından basılır. 24 Ocak 1971 tarihinde Siyasal Bilgiler Fakültesine yapılan yurt baskınına karşı direnenler arasında oda vardır. Yaklaşık 300 öğrenci arkadaşı ile birlikte sekiz saat boyunca yurt savunmasına katılır. Zekai de gözaltına alınır ve işkenceye maruz kalır. Öyle ağır işkencedir ki bu, başına şiddetli darbeler alan Zekai o gün ölmemiş olmasına şaşkındır. Ama kalan ömrünü yoğun baş ağrılarıyla geçirecektir.
Nüfus kayıtlarındaki ismi Zekâi olan, ‘’Arkadaş’’ ismini kendine sonradan kendi koyan şairdir o. Yazdığı şiirler Forum, Soyut, Papirüs Yansıma, Yeni Eylem ve Yordam gibi dönemin önemli dergilerinde yayımlanır. Dönem şiirlerine göre özgün bir seslenişi vardır. İlk şiirlerinde ikinci yeni son şiirlerinde ise toplumcu gerçekçi tadında şiirler yazmıştır. Mısralarında sık sık kendine, hayatına, geçmişte yaşadıklarına ve ailesine yer verir. Satırlarında anne karakteri baskındır. Şiirlerinde yaşam bilinci, cinsellik, toplumcu anlayış, yalnızlık ve geleceğe dair umut vardır. Özellikle son dönem şiirleri tutunacak dal, yağmurdan korunacak saçaktır.
Erken yaşta başlamıştır emekçiliğe. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nda kameraman, yapımcı ve kurgucu olarak çalışır. Yeni Eylem dergisinde de yayın kurulu üyeliği yapar. Hüseyin Cevahir’in yakın arkadaşıdır. ‘’Aşkla sana’’ şiirini 29 Mayıs 1971 günü İstanbul Maltepe’de üç gün süren ve Mahir Çayan’ın yaralanması Cevahir’in ölümüyle sonuçlanan kuşatma sonrası kaleme aldığı ve Hüseyin Cevahir için yazdığı düşünülmektedir.
29 Nisan 1973 sabahı Ankara’da ağır yaralı bir halde bulunur Arkadaş. Kaldırıldığı Hastanede 5 Mayıs günü hayatını kaybeder. Ölümü için Kızılay’da ki Meşrutiyet Caddesi’nde düşerek hayatını kaybettiği söylenir. Oysa ailesi ve dostları ölüm nedenini 1971 yılında siyasal bilgiler fakültesine yapılan polis baskının da kafasına aldığı cop darbeleri ve işkenceler sonucu olduğunu düşünmektedir.
Grup Ekin, Grup Yorum, Sadık Gürbüz, Ahmet Kaya ve Onur Akın gibi daha birçok sanatçı tarafından şiirleri bestelenmiştir Özger’in. ‘’Sevdadır’’, ‘’Pencere’’ yada ‘’Aşkla Sana’’ şiirleri en bilinen toplumcu şiirleri olsa da ‘’bireyci’’ olarak adlandırılan şiirleri de keşfedilmeyi beklemektedir.
Arkadaş Zekai Özger yaşama veda ettiğinde henüz 25 yaşındaydı. Ömrünün başında şiirinin ilkbaharındaydı. Ve bu kısacık yaşamından geriye onlarca güzel şiir bıraktı. 5 Mayıs 1973 günü aramızdan ayrılan şairin şiirlerini her okuduğumda aklımda o soru belirir. Yaşasaydı, hayattan ve şiirden koparılmasaydı kim bilir daha nice güzel şiirler yazacaktı? Şimdi onun uzanıp yattığı otlarda yeni bir yeşillik büyüyor. Ve O, yanağında bir borda gülle, bizlere hep gülümsüyor.