Mısır’da olup biteni herkes kendi penceresinden değerlendirir.
Bizim medyamız o kadar siyasallaştı ki, taraf olduğu noktanın dışında yaşananlara gözlerini kapattı.
Farklı düşünen gazetecilere yaşam hakkı tanımadı.
Elbette Mısır’da yaşananlar bir insanlık trajedisidir.
Yapılan haksızlık hiçbir suretle kabul edilemez!...
Bu günlere, bir günde, bir haftada, bir ayda gelinmedi.
Irak İşgalinde susanlar, yaşanan katliamları görmezden gelenler, bir buçuk milyon insanın ölümünü yok sayanlar, bir o kadar kadına yapılan tecavüzlere susanlar bugüne dair söyleyecek sözü olmasa gerek.
Tam 10 yıldır Irak halkı her gün ölüyor.
Suriye’de yaşananlar gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Irak’da tarafsız göründük ama en büyük desteği işgalcilere biz vermedik mi?
Suriye’de açıktan taraf olduk.
Hem de kimden yana?...
Libya’da katiller sürüsüne çuvallar dolusu para dağıttık.
Beş yıldızlı otellerde ağırladık.
En lüks hastanelerde tedavilerini sağladık.
Resmin tamamını görmezsek, küçük ayrıntılarda kayboluruz.
Batı Türkiye’nin, siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik güç etkinliğinden yararlanarak tüm Ortadoğu ve Arap dünyasına şekil vermeye çalışıyor.
Bunun için de İslamcı iktidarları tercih ediyor.
Her şey “Arap baharı” denilen ılıman rüzgarla başlamış gibi gösterildi.
Oysa bulunduğumuz coğrafya 100 yıl öncesinden farklı değil.
Açalım tarih kitaplarını yaşananları yeniden okuyalım.
O zaman da Batılı güçler Osmanlı’yı çökertip bölgeye egemen olmak istiyordu.
Bu gün de aynı güçler sahnede!...
Türkiye’nin kendi kontrolleri dışında yükselen bir güç olmasını istemiyorlar.
Daha açık bir ifadeyle;
Son 10 yıldır olup biten her şeyin en önemli hedefi Türkiye’dir.
Tıpkı Haçlı Seferleri’nde ve 100 yıl önce Osmanlı’nın çökertilme sürecinde olduğu gibi.
Eski Osmanlı’yı dağıtanlar, şimdi yeni Osmanlı haritasıyla karşımızda.
100 yıl önce Osmanlı’yı dağıtacak bölge haritalarını çizenler, şimdi Osmanlı mirasçısı Türkiye ile birlikte eski haritalarda tadilat yapmak suretiyle yeni haritalar çizmeye hazırlanıyor.
Ya da öyle görüntü veriyor.
Batıda onca etnik, dinsel farklılıklar bir arada kardeşçe yaşıyor.
Biz ise, küçük ayrıntılar yüzünden birbirimizi boğazlıyoruz.
Bu kirli oyunun parçası olmamak için önce insan olduğumuzu hatırlamamız lazım!..
Ayrışan, bölünen ülkelerin geleceği olmaz!...
“Arap Baharı” diye bize yutturulan kendi içimizdeki ayrışmanın ve bölünmenin miladıdır.