Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada annesi babası tutuklu çocukların konumuna dikkat çekti. Gergerlioğlu, "Anne baba tutukluluk bir nesli mahvediyor. Yarın bu çocuklar bu psikoloji ile büyüdüklerinde sorunlarını çözmek için milyarlar harcayacağız" dedi. Gergerlioğlu şunları kaydetti:
"
Cezaevindeki sorunlar bitmiyor!
Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonu olarak cezaevlerindeki ziyaretlere gittik, birçok cezaevinde gözlemler yaptık ve gerçekten çok vahim insan hakları ihlalleri gördük.
Keskin Cezaevinde gittik, rutubetli 8 kişilik koğuşta 21 kişi kalıyordu!
Biz, bu ihlalleri raporlarımızda ayrıntılı bir şekilde anlattık. Son zamanlardaki cezaevleri raporları belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır ihlallerle dolu olan raporlarıdır arkadaşlar ve bu raporların oluşumu iktidar partisi vekillerinin de engelleyemeyeceği bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Çünkü koğuşlarda biz oradaki göz yaşartan ihlalleri her farklı partiden vekillerle beraber çok net bir şekilde gördük ve raporladık. Neler gördük? Bakın, size en son gittiğimiz Keskin Cezaevinden bir örnek vereyim ve o cezaevindeki bazı siyasi koğuşların hâlinin hiç değişmeyeceğini de bildiğim için girdiğimiz bir kadın koğuşundan size örnek vereyim. Cezaevinden çıkmasına izin vermediğiniz insanların durumu nasıl, bir de benden dinleyin çünkü biz gözümüzle o koğuşlardaki felaketi, sefaleti ve gerçekten son derece üzücü görüntüleri gördük. Keskin Cezaevinde girdiğimiz kadın koğuşu 8-10 kişilik bir koğuştu. Kadınlar bizi ayakta karşıladılar. Biz vekiller olarak onların hâlini hatırını sorduk ve "Neler yaşıyorsunuz anlatın." dedik. Kadınlar bizi koğuşun üst kattaki yatak odasına çıkardı. 8-10 kişilik koğuşta 21 kadın, 1 çocuk kalıyordu. Üst kata çıktık, üst katın iki duvarında da bir su sızıntısı vardı, rutubet vardı ve akıyordu, hatta yataklarının üstüne su damlıyormuş, yatakları çekmişler. Keskin'de geceleri çok soğuk olmasına rağmen içerisi çok kalabalık olduğu için camları mutlaka açıyorlarmış. Camın dibindeki hasta oluyormuş, camı kapattığı zaman odadakiler havadan boğuluyormuş; bunu anlattılar.
Kadın Cezaevinde Jandarmalar arama yapıyor sonrasında odaya dönen kadınlar yerde iç çamaşırlarını buluyor! “Biz ne yaptık ki bunu bize reva gördüler." diyorlar!
Yine, cezaevi gözlem kurullarının yetkilerini artırdınız bu yasadaki maddelerle. Belki siz, o koğuşları görmeyen vekiller olarak bunun ne anlama geldiğini çok bilemediniz ama biz o kadınlardan, erkeklerden dinlediğimizle cezaevi gözlem kurulunun yetkilerinin artırılmasının ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Bakın, kadınlar şunu söylüyordu bize, ağlayarak anlatıyorlardı: "Jandarmalar baskın yaptıklarında, içeri girdiklerinde, arama yaptıklarında adeta bir düşman koğuşu ararmış gibi muamele yapıyordu ve biz koğuşumuza aramadan sonra geri döndüğümüzde, yerde iç çamaşırlarımızı buluyorduk, askılıklarımızın kırık olduğunu buluyorduk, kitaplarımızın yerlere atıldığını görüyorduk. Biz ne yaptık ki bunu bize reva gördüler." diyorlardı. Bu dediklerine itiraz etmeyin çünkü bunlar raporlarımızda da var. Diyarbakır raporunda, Elâzığ raporunda, Silivri raporunda tüm bu ihlaller var, hiç itiraz etmeyin, hepsi var.
Cezaevlerinde 800'den fazla bebek ve çocuk var, 0-1 yaş arası 200 bebek var! Psikolojik ve Fizyolojik olarak bu çocuklar perişan!
Değerli arkadaşlar, bu cezaevindeki çocukların durumu daha vahim. 800'den fazla bebek ve çocuk var, 0-1 yaş arası 200 bebek var. Biz onları, o havalandırmalarda gördük. Annesi diyordu ki: "Çocuğumun hiç oyuncağı yok. 1 tane bisikleti var, başka bir oyuncak yok. İçeri alınması çok sorun."Yine, Diyarbakır Cezaevine gittiğimizde 4 yaşındaki küçük Dilda'yı görmüştük. İsmini bile unutamıyorum, demek ki bende bir iz bırakmış değil mi? O çocuğun fizyolojik ve psikolojik açıdan neler yaşadığını orada biz hepimiz gördük. Bu çocuklar hem beslenmesi yetersizdi hem de psikolojik açıdan çok önemli sorunlar yaşıyordu. Daha önemlisi, bu çocukları da geçin anne baba mahpus olduğu için binlerce çocuk şu anda dede, nine, teyze, dayı yanında perişan durumda ve bu yasayı en çok da onlar bekliyor arkadaşlar, en çok da onlar bekliyorlar ve şu anda bu yasada ayrımcı bir sonucun çıkması...
Anne Baba tutukluluk bir nesli mahvediyor! Yarın bu çocuklar bu psikoloji ile büyüdüklerinde sorunu çözmek için milyarlar harcayacağız!
Bakın, burası gerçekten çok önemli, hepiniz anne veya babasınızdır. Ben o dramlara şahitlik ettim. Cezaevlerinde 800'ünü aşkın bebek, çocuk var, herkes bunu biliyor ama ben daha çoğunu biliyorum. Nedir biliyor musunuz? Anne ve babası birlikte mahpus olduğu için 3-4 çocuklu ailelerin perişan olduğunu, çocukların akrabaları yanında sersefil olduğunu, silme, hepsinin psikolojiklerinin bozuk olduğunu çok yakından biliyorum. Bu, gerçekten sadece o aileleri değil, bizim neslimizi mahveden bir durumdur arkadaşlar, bu konuya böyle bakalım. Yarın öbür gün bu çocuklar psikolojik sorunlar yaşadığında belki milyarlar dökeceğiz bu sorunları halletmek için. Şu anda çok basitti bu çocukların anne, babalarına özgürlük yolu açmak ve hatta evde hapis ve benzeri yollarla, adli tedbirlerle bir yol açabilmek çok çok önemliydi ama maalesef bu fırsat kaçırıldı." (Haber Merkezi)