Şehircilik ve Çevre Bakanı İdris Güllüce’yi Tuzla Belediye Başkanı seçildiği dönemden tanırım. AKP projesi belediyelerin başına oturtulan seçilmiş isimlerdendi. Bir belediye başkanı olarak bağımsız duruşu hiç olmadı. Her dönem partisinin yılmaz askerlerinden biriydi. Bunun için de ödüllendirildi ve milletvekili yapıldı, ardından şimdiki makamına geçti.
Tuzla’yı büyük bir köy haline dönüştürdüğü Başkanlık koltuğundan, depremi kentsel dönüşüm için “ilahi işaret” olarak yorumlayan Şehircilik ve Çevre Bakanlığı koltuğuna.
Takdir-i İlahi mi acaba ?
İlahi işaret’ yorumuna dönersek, Kentsel dönüşüm, Bakan’ın söylediğinin aksine, var olan deprem hazırlıklarını da ortadan kaldırıyor. Çünkü, toplanma alanları AVM veya rezidans oldu. Denetim ise şirketlere aktarıldı.
Önce depremi neden anımsadığıma, anımsatmak istediğime gelince…
Yakın geçmiş günlerden birinde Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgesi 40 saniye süren yeni bir depremle sarsıldı. Bolu’dan Edirne’ye, İstanbul’dan İzmir’e, Çanakkale’den Eskişehir’e kadar geniş bir alanda hissedilen 6.5 büyüklüğündeki bu sarsıntı sonrası Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), ‘’266 kişi yaralandı’’ ve ‘’Depremin ardından büyüklük aralığı 3 ile 5.3 olan 13 tane artçı sarsıntı yaşandı’’ açıklaması yaptı.
Buna karşın, deprem olduğu sırada İstanbul Esenler’de kentsel dönüşümle ilgili bir törende konuşan Güllüce, “Bende depremle ilgili çok kötü izler var. O yüzden bu kentsel dönüşümü çok önemsiyorum. Başkanımızı da bu açıdan kutluyorum. Evleri kötü olanlar hızla kentsel dönüşüm olmalı ki kurtulun” diyordu.
Yani, Hükümetten gelen ilk açıklamalar, depremi “kentsel dönüşüm planı” için bir gerekçe olarak kullanmak yönünde olmuştu.
El insaf, bu vicdansızlıktır…
AKP, bunu daha önce de denemiş, depremi “kentsel dönüşüm” sürecini ilerletmek için bir argüman olarak kullanmış, fakat meslek odaları ve bu alanda çalışan uzmanlardan tepki görmüştü. Çünkü, AKP’nin bu politikayı sürdürmekteki amacı, kentsel dönüşümün depreme dayanıklılığı değil rant sağlama motivasyonudur.
Bu eleştiri, Toplum İçin Şehircilik Grubu’nca da, 2011’de İstanbul Fikirtepe’de gündeme getirilen kentsel dönüşüm projesidir. Grup, oradaki dönüşüm projesini ’’rant’’ üzerinden değerlendirip, “depreme yönelik bir imar planında olması gerekenlerin tam tersi yönünde kararlar alındı” demişti. Çünkü, konut oranı yüzde 49’dan yüzde 60’a çıkarılan bu yeni projede kat sayısının serbest bırakıldığı, yeni yeşil alan, eğitim ve sağlık tesislerinin tanımlanmadığı, yol genişliklerinin deprem durumunda ulaşımın garantiye alınacağı genişliğe ulaştırılmamış olduğu görülmüştü.
Bir de, yapı denetimleri devlet elinden çıkartılarak özel sektöre verilmişti. Bu da, denetimlerde keyfilik ya da rant uygulamasının daha işler hale gelmesi anlamına geliyordu.
Hal böyleyken, hazır yeni bir sarsıntı da olmuşken Anla(ya)mayanlara anımsatmak istedim…
(Sürecek)