Anıtkabir

HANİFİ SURUN

Mesleğe yeni başlamıştım.

O günkü yaşadığım duygularımı hiçbir zaman unutamam.

Sanki hayattaymış ve ilk kez karşısına çıkacakmışım gibi heyecanlı, sevinçli ve biraz da hüzünlü idim.

Aslanlı Yol’da yürürken heyecanım iyice artmıştı, merdivenleri çıkarken ise ayaklarımın titrediğini hissettim.

İçeri girip mozoleyi görünce içimdeki sevinç, heyecan ve mutluluk biranda yerini derin bir hüzne bıraktı.

Mozolenin önüne gelip saygı duruşunda bulunurken ise gözlerimin dolduğunu anladım.

Mozolenin olduğu yerden yavaş yavaş ayrılıp merdivenlerden inerken ise gurur ve mutluluk kaplamıştı içimi.

Benim bu yaşadığım duyguların misliyle şüphesiz her Anıtkabir’e giden kat be kat daha fazlasını yaşamıştır.

Büyük bir başarı elde eden sporcu ilk soluğu Anıtkabir’de alır.

Nobel dahi hangi ödülü alsak sevincinizi onunla paylaşırcasına koşa koşa Anıtkabir’e gideriz.

En ücra bir yerde bakkalcılar odasından tutun dünyanın en büyük barosu dahi ilk soluğu Anıtkabir’de alır.

Çünkü biliriz ki onun sayesindedir bugün bu ülkede özgür, demokratik ve laik bir yaşama sebebimiz.

Onun sayesindedir dünyanın en büyük barosun başkanının kadın seçilmesi.

Ankara’ya gitmek demek Anıtkabir’e gitmek demektir bir nevi.

Dünyada, “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazısının yazılı olduğu tek Anıtkabir’dir.

Ne zaman birileri Ankara’ya bir iş veya bir gezi için dahi gitse bilirim ki gideceği ilk yer orasıdır.

Ankara Anıtkabir, Anıtkabir Ankara’dır.

Bunu hala bilmeyenler var mı?

Ne yazık ki hala varmış.

Dün bakıyorum Gebze Ticaret Odası Meclis Üyeleri Ankara’ya gitmişler.

Baktım baktım Anıtkabir ziyaretini göremedim.

Eeee madem Anıtkabir’e gitmeyecektiniz ne diye gittiniz ki Ankara’ya?