Artık hiç birşey şaşırtmıyor.
Bazıları hoşuna gitmeyen pek çok şeyden tahrik oluyor.
Diyeceksiniz nedir bu “herşey”...
Bunun adını koymak lazım.
Alkışlamaktan korkan, alkışı bile yasaklamaya kalkışan bir düşünceden söz ediyorum.
CHP’nin alkışlı reklam tanıtımı bazılarını çok huzursuz etmiş.
Bu durumdan rahatsız olan bir meslek erbabı yememiş içmemiş alkışlamayı dava etmeye karar vermiş.
Davayı açarken kendini sıradan bir yurttaş olarak tanıtmış.
Halbuki zaman içerisinde bu işin açığa çıkacağını hesaba bile katmamış.
Ne demişler, iki kişi arasında geçen bir konu sır olarak kalmaz.
Haberi okurken 1 nisan şakası sandım.
Meslek erbabı bunu yaparda TRT yöneticileri geri kalır mı...
TRT alkışlı reklam tanıtım filmini yayınlamamış.
Gerekçe olarak da iktidarı eleştiriyor olmasını göstermiş.
Elbette muhalefet iktidarı eleştirecek.
O zaman muhalefet olmasının hiç bir anlamı kalmaz.
20 yıl önce böyle bir konuyu gündeme getirmiş olsanız herkes şaşkınlıkla karşılardı.
Bizim vergilerimizle yayın hayatını sürdüren devlet televizyonu kendi başına böyle bir kararı nasıl alır.
Bu gücü kendilerinde görenler elbette tarih önünde yerlerini alacaktır.
Tabi ki, yaşanan skandal durumu CHP yargıya götürme kararı vermiş.
Bence geç bile kalındı.
Gazetecilik mesleği ile politikacılık birbirini tamamlayan iki meslek.
İkisininde söylem ve eylemi çok önemlidir.
Söylem ve eylem birbiriyle örtüşmüyorsa gazeteci okurunu, politikacı ise seçmeninin gözünü ya bağlamış ya da boyamış olur.
Söylem ve eylem bütünlüğü bizim mesleğimizde çok önemlidir.
Gazeteci de politikacı da yaptığı iş çok kutsaldır.
Çünkü ülkesindeki adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı mücadele etmek, yoksulların, işsizlerin, mağdurların esenliği için çalışmak elbette kutsal bir görevdir.
Buna saygılı olmayan kişilerin bu iki meslekte yerleri uzun süre olmaz.
Gelelim alkışlara; farklı yaratıcı zekalara yasak getirmek büyük bir yanılgıdır.
Herşeyden önce korkan, her yeniliğe yasaklama getiren bir düşünce gün gelir gölgesinden korkar hale gelir.
Türkiye yine sandığa endeksli “demokrasi havasına” sokuluyor.
Salt sandığa tabii olan bir demokrasi insanoğlunu uygarlıktan uzaklaştırır.
Çünkü sandık demokrasinin aracı olmaktan çıkarılıp ticaretin rantın gücü haline gelir.
Bu durum sürdürülemez...
İnandırıcı olmaz...