Makyavelizm, (Machiavellianism) İtalyan düşünür ve politikacı Niccolò Machiavelli'nin düşünceleri üzerine kurulu bir yaklaşımdır. Devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerinin temelini Prens adlı kitabında açıklamıştır. (Kaynak: Vikipedi)
Machiavelli -ana felsefesi olduğu hâlde- Prens adlı kitabında “amaca giden her yol mübahtır” sözüne yer vermemiştir. Lafzen dile getirmiş olma ihtimali bulunsa da, Machiavelli’nin bu vecizeyi söylediğine dair bir kaynak da bulunmamaktadır.
Kaynak: https://l24.im/vJYcNXw
**
Yerelimize ve Didim merkezli yerelimize son günlerde hayli kaptırmış olmaktan ötürü ülke gündeminin hayli gerisindeyim. Zaman zaman, ulusalda olan bitene dair düşüncemi soranlara, “Haberim yok o mevzudan” dediğimde şu iğnelemeyi duymaktan sıkıldım: “Ne biçim gazetecisin?”
Öncelikle, “Ben gazeteciyim” demekle olmaz. Toplum bana “gazeteci” demeli. Eksik olmasınlar, diyorlar. Ondan sebep;
Şu biçim gazeteciyim..
Biri devasa nüfuslu Gebze, diğeri hayli nüfuslu Darıca, bir diğeri nüfusu tam gaz artan Çayırova, diğeri ortalama nüfuslu Dilovası olmak üzere..
Metrekareye belki de 10 sorunun, konunun düştüğü bölgede yetişebildiğim kadarıyla yerel gazetecilik yapmaya çalışan yerel gazeteciyim.
Yorumlarımda mümkün olduğu kadar yerele öncelik veririm. Zaman zaman ulusal basından düşünürlerin de kaleme aldığı mevzulara dahil olurum. Bugün öylesi bir durum oldu. Kaldı ki bir dönem TBMM Başkanlığı da yapan Kahraman’ın emperyalistlerin kaba etlerine kına yaktırdığı söyleminden de ÇYDD Gebze Şubesi’nin konuya dair tepki içerikli basın açıklamasından sebep haberim oldu.
Şehitlerimizin kemikleri de elbette sızlamıştır ancak tüm manevi değerleri kirli siyasetine alet eden bir zihniyetin bugünlerdeki fedaisi, tetikçisi, taşeronu için ne gam!
**
Bir tekrar olacak ama yakın tarihte Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’den ayrılıp parti kuran Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a neler söylediğini hatırlayın..
Naçizane ben de “methiyeler” düzdüydüm inci inci:
**
Şuna yüzde 99 eminim ki; -Allah kimseyi Allah’tan başka kimseye kul etmesin- Kahraman, söz konusu söylemini ve çıkışı Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tensipleriyle yerine getirdi.
Büyük Zafer’in 100’ncü yıldönümüne, toplumun milli duygularının kabardığı bir zamana bilhassa denk getirildi.
“Kazanmak için her şey mubahtır” ile yüzünü önce genel ve sonra yerel seçim dönemine çeviren siyasal İslamci vahşi kapitalizmin uygulayıcısı AKP..
Her ne istedilerse verdiği FETÖ ile arayı 17/25 Aralık yolsuzluk iddiaları sonrası limonileştirip malum, 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi sonrası tamamen “kopartıp attı.”
Ancak bir zamanlar, “Hocaefendi” diye eteklerine kapanıp tükürüğünden ilham aldıkları FETÖ’nün zehri kanlarına işledi bir kere. O zehri akıtamazlar, ancak zaman zaman kusarlar.
Buradaki taktikte kuvvetle muhtemelen şudur:
Sosyal medyayı özellikle pür dikkat takip ettiler.
Ola ki hele hele az biraz medyadik bir muhalif partili o öfkeyle dini, manevi değerlerimize kasten ağır ifadelerde bulunursa..
Hele ki o şahıs CHP’li ise…
Güdümü altındaki medyanın da marifetiyle, “Din düşmanı bunlar. Gelirlerse türban yasağı da getirecekler…” şudur budur diye korku imparatorluğu üzerinden varlıklarını korumaya çalışacaklar.
Çünkü FETÖ zehri kanlarına, iliklerine kadar işledi ve aslında durumdan hiç de hoşnutsuz değiller diyorum.
Başka da bi’şi demiyorum. Hatta bence de demeyim.
Bundan ötesi Kandıra, Silivri…