Hereke Çevre Derneği Başkanı Hayri Altınok, doğa ve doğal kaynaklarımızın tahrip edilmesi karşısındaki amansız mücadelesini sürdürüyor.
Her türlü baskı ve tehdite karşı bu mücadeleden yılmadığına yakinen tanık olduğum Altınok, bu kez kamu kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiğine çok iyi örnek oluşturan bir konuyu sosyal medya üzerinden kamuoyu ile paylaştı.
Altınok’a göre, Hereke’deki Nuh Çimento fabrikası, 8.5 yıldır atıksu bedeli ödemiyor. Yani, AKP, İSU eliyle Nuh Çimento’ya milyonlarca liralık kıyak yapıyor.
Altınok’un, iddiaları yenir yutulur cinsten değil.
Diyor ki;
‘’2004 yılından sonra il sınırlarında su ve kanalizasyon konusunda yetki İSU’dadır. İl sınırları içinde artezyen kuyusuna bile İSU tarafından saat takılıp ücreti alınmaktadır. Ayrıca atıksu bedeli de tahsil edilmektedir. Akarsular veya göller yine İSU denetiminde olup, sanayi tesislerinin kullandıkları arıtılmamış ham su da diğer içme sularına oranla daha düşük bir tarifeyle satılmaktadır. Nuh Çimento, 2008 yılına kadar Hereke’deki Ulupınar deresinden su alıp ham ve atıksu bedeli ödüyordu.
Aylık ortalama 250 bin ton su kullanan Nuh Çimento, İSU yöneticilerinin gözlerindeki bozukluğu ve aşırıya kaçan iyi niyetlerini de hesaba katarak, bugünkü tarifeye göre aylık tutarı 2.5 milyon TL civarı olan su maliyetini deniz suyunu arıtarak neredeyse sıfırlamayı başarmıştır. Yanı başımızdaki sanayi kuruluşunun maliyetlerini aşağıya çekip daha fazla kar elde etmesi bizleri asla rahatsız etmez. Bizi rahatsız eden, İSU’nun çifte standardıdır. Bu kentte yaşayan tüyü bitmedik yetim bile atıksu bedeli öderken, koskoca bir sanayi kuruluşunun atıksu bedeli ödememesi, üstelik böylesi ciddi bir rakamın görmezden gelinmesi kabul edilir bir tutum değildir. Özetle, Nuh Çimento, deniz suyunu arıtırken, kalan tuz ve kimyasalları derin sulara deşarj etmesi gerekirken limanının hemen altına boca etmekte ve Hereke bölgesindeki denizdeki doğal yaşamı tümüyle bitirmektedir.’’
Açıklamada, İSU’nun yıllardır almadığı bedelin ayrıntıları da şu şekilde yer alıyor:
‘’Her sanayi kuruluşu bir ton atık su için İSU’nun bu günkü tarifesine göre 3.23 TL ödemek durumundadır. KDV ile birlikte bu rakam 3.5 TL’dir. Nuh A.Ş, aylık ortalama 250 bin ton deniz suyu kullanmaktadır. Buna göre, ayda 250.000 x 3.5 TL = 875.000 TL’lik su kullanan Nuh Çimento, yıllık 10.5 milyon TL civarında bedel ödemek zorunda. Bu da, bedelsiz su kullandığı 8.5 yıl düşünüldüğünde 89 milyon 250 bin TL. eder, düz hesap 90 milyon TL. Yani, AKP’nin, firmaya anılan süre için 90 trilyon liralık kıyak yaptığı ortaya çıkıyor.’’
Altınok, bu iddialarının Anayasa’daki karşılığına da gönderme bulunup, Anayasa’nın 168. Maddesi anımsatmasında bulunuyor. O maddede, şu ifadeler yer alıyor:
‘’Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir.''
Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 715. Maddesi’ni de anımsatıyor. O maddede yer alan ifadeler de şöyle:
''Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.''
‘Eğer İSU yöneticileri mevzuattan bir haber iseler’ diyerek devam edip Anayasa’nın 43. Maddesi’ne atıfta bulunuyor.
O madde ise şöyle:
''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’’
Bu ifadeler sadece iddia düzeyinde bile kalsa araştırılmalıdır ve ilgili kurumların hesapları incelenip yöneticileri hakkında iddialar ihbar kabul edilip res’en soruşturma yapılmalıdır.
Çünkü, iddiaların işaret ettiği doğru, deniz suyunu sıfır bedelle tahsis etmenin yanı sıra kamu kaynaklarından 90 milyon TL’lik atık su bedelinin de iç edildiğidir.
Oysa, Kocaeli halkı halen atık su bedeli ödüyor. Bu bedelle, iliğine kemiğine kadar sömürülüyor.
Hak, hukuk, adalet, nerede dersiniz ?