Ülkemizde neredeyse dakika başı değişen gündemlerden biri, Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya’daki tank palet fabrikasına yaptığı konuşmada, AKP Genel Başkanı olarak sarf ettiği sözlerin askerler tarafından alkışlanması idi.
Erdoğan’ın sarf ettiği cümleler o kadar net, o cümlelere alkış o kadar yanlış olmasına karşın konunun nasıl çarptırıldığına tanık olduk.
Ötesinde;
Varlığını gerek 12 Eylül gerek 28 Şubat’a, sürdürülür halde olmasını kendi elleriyle besleyip büyüttüğün 15 Temmuz’a borçlu bir yapının en tepesindekinin, siyasi rakibini Kenan Evren ile eşdeğer tutmasına da nasıl yorumlamak lazım.
Pişkinliğin bu kadarı en azından şahsımı şaşırtmamakla birlikte bu yadırgamamak, kabullenmek anlamına gelmez.
20 küsur yaşındaki partisinde hala il ve ilçe başkanlarının, milletvekili ve belediye başkan adaylarının, belediye meclis üyesi adaylarının seçimini parti üyesine bırakamayacak derecede diktacı, vesayetçi bir zevatın, bir de vesayet üzerine söylemleri yok mu..
**
Yerelimize dönecek olursak..
Geçtiğimiz hafta içi Gebze Belediyesi’nin ani bir hamle ile Halil Konakçı’yı ağırladığı etkinliği iyi okumak gerektiğini savunuyorum.
Gebze Belediyesi’nin kültür sanat etkinliklerinde aylık programın çok önceden belli olup açıklanmasına karşın –yanılmıyorsam- daha önceden programlı olmasına rağmen iki gün kala yapılan duyuru ile imamlık yapan Halil Konakçı, Gebze’ye davet edildi.
Bu konuyla ilgili bir önceki yorumum da üç aşağı beş yukarı ifade etmiştim.
Halil Konakçı’yı Gebze’ye herhangi bir sivil toplum örgütü davet eder, ayrı mesele.
O sivil toplum örgütüne etkinlik için, belediyenin bir salonu da talep halinde, tahsis edilir. Belediye o yeri verir. Kısmen, eleştirilir bir mesele.
Ancak toplumun herhangi bir kesiminin sinir uçlarına dokunan..
Ötekileştiren, ayrıştıran..
Toplumun farklı düşünen kesimlerini birbirine geren zevatı Gebze Belediyesi kurumsalında bir kamu kurumu olarak davet etmek, en basit tabiriyle topluma karşı bir sorumsuzluktur.
Belediyenin kimler tarafından yönetildiğine dair insanı sorgulatır.
Apayrı bir yorum konusudur ancak tekrarlamakta fayda var.
Ülkemiz siyasi partiler yasasına, “Belediye başkanlığı ve meclis üyeliğinde adayları sadece ve sadece ilgili partinin üyeleri, ön seçimle belirler” maddesi eklenmelidir.
Tek adamın seçiciliğinde, ancak bu kadar!
**
Geçtiğimiz aylarda Gebze, Darıca ve Dilovası’nda AKP’nin danışma meclislerini yerinde takip etmiş..
AKP İl Başkanı Mehmet Ellibeş’in teşkilatlara atfen, “Tüm üyeleri ziyaret edin” talimatını, “Yeni veya eski seçmenden yeni gelecek oydan umudu kestiler. Mevcudu koruma, erimeyi önleme amacındalar” şeklinde yorumlamıştım.
Biri genel diğeri yerelden verdiğim iki ayrı örnek sonrası iktidarın savunma mekanizmalarından biri Ordu’nun kutsiyeti üzerine oldu. Mesele TSK’nın sınır ötesi operasyonlarına kadar dayandırıldı. Zaten medya üstünlüğü de ellerindeydi. Bu hamle; AKP’den elini ayağını çeken veya çekmeye hazırlanan seçmene yönelik, onların geri dönüşünü sağlamak için yapılan bir hamleydi, kanaatindeyim.
Gebze’deki Halil Konakçı vakasında da farklı bir şekli oldu.
Şahsım adına..
Fethullah Gülen’in Hocaefendi döneminde aleyhinde yazdığım yorumlara yönelik tepkilerin benzerlerine tanık oldum.
Halil Konakçı, 2022 yılının ekim ayında Darıca Belediyesi tarafından da ağırlandı. CHP Darıca İlçe Örgütü’nün, programın iptali için belediyeye başvurusu ret edildi. Adnan Menderes Kültür Merkezi önündeki basın açıklaması, gergin geçti.
Gebze’de de benzer tepki, kitlesel olarak daha az bir katılımla yine gergin gerçekleşti.
Kibar tarifle, “Tatlı su muhalifleri” yoktu. Yoklukları iyi mi oldu, kötü mü oldu, kavram karmaşası halindeydim ama madem birileri vardı, onlar da olmalıydı kanaatindeyim.
Öte yandan her iki açıklama esnasında da gerginlik artsa ve tatsız hadiseler yaşansaydı “Akabindeki sürecin kazananı kim olurdu” sorusunun iyi tahlil edilip ona göre hareket edilmesi kanaatindeyim.
Bence;
Tepkinin etkinlikten sonra, Gebze Belediyesi veya Belediye Kültür Müdürlüğü hatta onay verildiği gerildiği gerekçesiyle Kaymakamlık önünde..
Kapı önüne siyah çelenk de bırakılarak gösterilmesi gibi, alternatifler üzerinde durularak da gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
**
Siyasal İslamcı vahşi kapitalizmin gerek 2023 genel seçimleri, gerek 2024 yerel seçimleri öncesi, “Kazanmak için her şey mubahtır” taktiğini uygulayacağı aşikârdır.
“FETÖ ile mücadele”de hal ve durumları son Süleyman Soylu vakası ile bir kez daha açığa çıkmıştır. Kaldı ki vakti zamanında neredeyse tükürüğü bile yalanarak, kanın zehre bulaşması için gereken yapılmıştır.
AKP genelde ve yerelde yeniden iktidar için “belaltı” diye tabir edilen siyaseti, AKP’li belediyeler marifetiyle de sürdürecektir.
Darıca’nın ardından Gebze’de de Halil Konakçı tercihleri, öylesine tercihler değildir.
Bu oyuna, tezgaha gelmemek lazım, ölçülü olmak lazım diyorum.
Şimdilik olmak kaydıyla, başka da bi’şi demiyorum.