AKP'nin 18 yıllık iktidarı dönemlerinde bir yerlerde seçim kazanıp (Özellikle de yerel yönetimlerde) süre sonuna kadar görevde kalmak ve siyasi inisiyatif kullanarak partinin hizmet ilkeleri doğrultusunda halka hizmet vermek neredeyse olanaksız hale geldi.
Bu garip bir demokrasi paradoksundan en fazla nasibini alan da Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Belediye Başkanları oldu. Söz konusu AKP demokrasisi olunca ortaya HDP ve dolayli biçimde terör ile ilişkilendirilen garip bir tablo çıktı ve bu parti 2016’da başlayan ve geçen yılki yerel seçimlerin ardından da devam eden kayyım siyasetine mahkum edildi.
Dile kolay, söz konusu tarihten sonra iktidar seçilmiş 146 Hepimi belediye başkanının yerine kayyım atadı. Son 1 yılda da, HDP’nin kazandığı 63 belediyeden 51’ine kayyım ataması yoluyla adeta el konuldu.
Bu konuda hazırlanan detaylı bir raporda şu bilgiler bulunuyor:
"Dört yıl önce başlayan birinci kayyım döneminde 95 belediyesine el konulan HDP, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından da sürdürülen aynı politika sonucu çok sayıda belediye başkanı ile meclis üyesinin tutuklanmasıyla devre dışı bırakıldı ve yerlerine kayyımlar atandı.
Nasıl bir demokrasi ?
Tekraren belirtiyorum;
31 Mart 2019’da HDP'nin kazandığı 63 belediyenin yüzde 81’i, HDP’den alınarak vali ve kayyımlar aracılığıyla iktidar yönetimine giriyor.
51 belediyesine el konulan ve 12 belediyede ise yönetimi sürdürebilen HDP’nin baskı ve darbe uygulamalarına rağmen halka hizmet etmeyi sürdürmesi mucize değilse başka ne olabilir ki ?
Bu durum, ülkede siyasetin doğasına da olumsuz etki yapıyor. TBMM dışında HDP yok sayılıyor. TBMM'de ise HDP grubunu etkisizleştirmek için adeta milli mutabakat oluşuyor.
HDP'nin son Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesinde ifadesini bulan “Çözüm için risk almaya hazırız” değerlendirmesinin vazgeçilmez bir siyasi hedef olduğu apaçık ortada iken, bu durumu görmezden gelerek siyaset yapmaya çalışmak, ülkeye yarar değil zarar getirir ve getirmeye devam eder.
Herkes çok iyi biliyor ki;
Kürt sorunu yalnızca vaatlerle çözülemeyecek. Sorunun çözümü için her türlü riski almaya hazır olmak gerek.
Bunun için, siyasi aktörler, aydınlar, akademisyenler ve tüm kamuoyu Kürt sorununun demokratik çözümünde inisiyatif almalıdır.
Bunun için de, öncelikli olarak AKP'nin HDP'yi adeta hareket edemez hale getirmek için 4 yıldır fiilen uyguladığı KAYYIM POLİTİKASI bir an önce terk edilmelidir.
'AKP demokrasisi'nin önemli başka parametreleri de var. Ama, şimdilik bu kadarla yetinelim. İzlemeyi ve analiz etmeyi sürdüreceğiz.
Kalın sağlıkla...