AİLE KURUMU ÖLMEK ÜZERE

Tuncer Altunbulak

Kadınları öne çıkaran çok yazı yazdım.

Ömrümün sonuna kadar da yazacağım, bu ülkede kadınlarla erkeklerin eşit olması için tüm gücümle uğraşacağım. Bu eşitsizliği savunanlar bir gün mutlaka yenilecekler.

Hayatın direttiği budur… Epey bir zamandır televizyonda Ertuğrul dizisini izliyorum. Kadınlar dizide erkeklerden çok daha fazla kılıç kullanıp ok atıyorlar. Savaşta erkeklerle birlikte savaşıyorlar. Aşık oluyorlar, aşklarına sahip çıkıyor, sözlerinin de adam gibi arkalarında duruyorlar. Bu konuyu hem Osmanlı’nın bakış açısını göstermek hem de İslam’ın bakış açısını göstermek için yazıyorum. Televizyonda  bir başka program daha var, o da Esra Erol’un sunduğu program.

Bu program Türkiye’deki aile yapısının ne durumda olduğunu gözlerimiz in önüne seriyor. Nasıl anlatayım bilmiyorum… Elbette ki bütün kadınlarımız böyle değil bir kısım zır cahil vicdansız, yeteneksiz, ailenin ne olduğunu bilmeyen insan olduğunu bilmeyen kadınlar evleniyorlar, bir iki de çocuk yapıyor, sonra  internetten ve sosyal medyadan buluştuğu adamlarla kaçıyorlar. İlk eşlerinden boşanmadan kaçtıkları  haysiyetsizlerle de bir iki çocuk yapıyorlar. İnsan için bundan daha büyük bir utanç olamaz. Programda her gün bu durumda bir iki kadın gösteriliyor.

Bunu yıla vurun, bakın şimdi sözünü edeceğim arkadaşım X. Bu arkadaşı bir zaman tedavi gördüğüm Bakırköy akıl hastanesinde tanımıştım. Demokrasinin olmadığı, yoksulluğun olduğu, işsizliğin olduğu ülkelerde iki çok önemli şey ortaya çıkar.

Birisi tımarhaneler, ikincisi büyücülük. X bir kadınla tanışmış, geçmişini bilmediği bu kadına delice aşık olmuş. Sonra birlikte yaşamaya başlamışlar. Kadın adamın evde olmadığı bir gün bir mektup bırakmış ve evi terk etmiş. Adam mektubu okumuş ve büyük bir krize girmiş. Bir süre sonra da tımarhanelik olmuş.   Adamla dost olmuştuk, bu kadının mektubunu aynen veriyorum; “sizden ayrıldığım için çok üzgünüm şu an kalbim sızlıyor ama ayrılmaya mecburdum çünkü ben size göre bir kadın değilim daha fazla şerefsizlik yapamazdım, sakın bana acımayın sizinle olduğum bu kısa zamanı sizin beni sevmedeki emeğinizin karşılığıdır. Size yalan söylediğim için çok özür dilerim, gitmemin asıl nedeni sizin korkunç bir sonla karşı karşıya gelmenizi istemediğimdendir.”

Bir başka yanlışta yaşlı adamların genç kadınlarla evlenmesi… Kalbinin içini bilmediği genç karısına körü körüne bağlanan adamların başlarına gelenler çok iç acıtıcı oluyor. Bu tür konuları işleyen öyle çok film tiyatro var ki…

Okumadığımız için de bilmiyoruz, bütün bunların sebebi eğitimsizlik. İyi bir toplum olmak için eğitim kurumunun kusursuz olması gerekir. Tabi milli gelirin de yurttaşlar arasında eşit paylaşılması gerekir.  Ben dünyanın en güzel kadınıyım demekle güzel olunmuyor, güzel olmaktan ne anladığımıza bağlı bence zeki olan kadın güzel kadındır. Zeki kadın vicdanlı kadındır. Yukarda sözünü ettiğim o kadınların hiçbiri piyano çalamaz, satranç oynayamaz, bilimden anlamaz, tarla ekemez, tohum tutamazlar…  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.