Lin-Yu çok akıllı bir Çin imparatoruydu.
O kadar yükselmeyi severdi ki, halkın geçmişteki takdirle anılan önemli kişileri hatırlamaması için bütün kütüphaneleri yaktırmıştı.
Çinliler, onun yüceliğine inanıyorlardı.
'Dünya varmış ya da yokmuş ne umurumda' felsefesi, adeta kesin bir yargı kabul ediliyordu.
Bir sabah, imparatorun büyücüsü huzura geldi.
-Ah efendim, çok korkunç bir felaket bizi bekliyor, dedi.
İmparatorun dünyanın her şeyine ilişkin bilgisi tam olduğundan şaşırdı.
Her şey güllük-gülistanlık iken bu adam ne diyordu?
-Yanılıyorsun, dedi.
-Hayır efendim, kesin bir felaket!
-Savaş mı?
-İhtilal mi?
-Hayır.
-Ya ne?
-Bir yağmur felaketi geliyor.
Bu yağmur çok sürecek ve suyundan kim bir damla dahi içerse delirecek.
İmparator düşündü.
Felaket korkunçtu.
Saraydaki mandarinler hemen toplandılar.
Uzun uzun görüşmeler yapıldı.
Sonunda, bu uğursuz yağmur başlamadan, sarayın bütün küplerinin, kaplarının doldurulmasına karar verildi.
Bir hafta geçmeden, yağmur yağmaya başladı.
Her tarafı sel aldı.
Büyücünün dediği gibi, kim bu yağmurdan bir damla bile karışmış suyu içerse, hemen çıldırıyordu.
On beş, yirmi gün içinde bütün halk çıldırdı.
Yalnız imparatorla çevresindeki seçkin kişiler, saraydaki saklı suyu içerek akılları başta kalabiliyorlardı.
Memlekette çıldırmayan kalmadı, halk iyice delirdi.
İmparator ve avenesi, sokağa çıkamaz hale geldi.
Bunun sonu ne olacaktı?
Zırdeli halk, sulardan içip içip akıllı kalanlara dil çıkarıyordu.
Laf anlayan, söz dinleyen kalmadı.
Uyumun, görevin, büyüğün, küçüğün ne demek olduğu unutuldu.
Akıllı kalanların felaketi çok dehşetliydi.
Bir avuç kişi, milyonlarca insanın maskarası oldular.
Çok akıllı imparator Ling-Yu akıllı saray halkına:
-Hemen herkesin içtiği sudan içiniz, emrini verdi!
İtiraz ettiler ama imparator:
-Herkes deli olduktan sonra, birkaç kişinin aklına gerek yoktur, dedi.
İlk önce kendisi içti, sonra diğerleri.
O anda, kahkahalar atmaya başladılar.
Dışardaki curcunaya katıldılar.
Gel zaman git zaman, bu genel curcunanın adı, "sosyal düzen" oldu.
Halk içinde akıllananlar, deli diye tımarhaneye atıldı.
İşte ta o zamandan beri bütün hekimler, filozoflar derler ki:
"Çinliler dünyanın en akıllı en zeki, en sakin, en çalışkan milletidir!"
Kıssadan hisse...
Bence metaforlar aslın yansımasıdır.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az...
Kova çağına girdik.
Yeni seneye az kaldı.
U-mutlu kalmaya devam.