Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ilan edildiği şekilde, 2001’den bu yana Dünya İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Günü ilan edilen 28 Nisan’ın yas günü ilan edilmesi istendi. BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, BMİS’in Gebze Eskihisar’da düzenlediği programda, ILO’nun son açıklanan küresel istihdam eğilimleri raporundan örnekler verdi.
ESKİHİSAR’IN ÖNEMİ
BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu program için Gebze’nin Eskihisar Köyü’nü seçmelerinin emekçiler için fazla bilinmeyen ama derin bir anlamı olduğunu kaydetti. Serdaroğlu, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen ardından 1981, 1982 yıllarında cunta tarafından yasaklı 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarının gizli şekilde, bu köyde kutlandığını söyledi.
FARKINDALIĞINI YÜKSELTİYORUZ
Birçok sendika tarafından önemsenmese de BMİS olarak 28 Nisan’ı önemsediklerini, konunun farkındalığını yükseltmeye çalıştıklarını kaydeden Serdaroğlu; ülkemizde her 6 dakikada bir iş kazasının yaşandığını, günde en az dört işçinin cinayete dönüşen kazalarda hayatını kaybettiğini hatırlattı.
YAS GÜNÜ OLARAK KABUL EDİLMELİ
2001 yılından bu yana ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) tarafından ilan edilen 28 Nisan Dünya İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Günü’nün aynı zamanda iş cinayetlerinde ölen çalışanlara saygı için yas günü olarak kabul edilmesini ve hayatını kaybedenlerin o gün anılmasını öneren Serdaroğlu, “ILO tarafından dünyada çalışma ortam ve koşullarının düzeltilmesi ve insan onuruna yakışır iş anlayışının belirleyici ilke olarak kabul edildiği göz önüne alınırsa, bu hedefe ulaşmanın çok uzak olduğunu burada belirtmek zorundayız” dedi.
YOKSULLUK İÇİNDELER
ILO’nun son açıklanan küresel istihdam eğilimleri raporundan örnekler veren Serdaroğlu, dünyada her 10 kişiden beşinin ‘kırılgan’ diye tabir edilen, kayıt dışı sektörlerde çalıştığını kaydetti. Toplam istihdamın çok büyük bölümünün yoksulluk ve sefalet içinde kıvrandığını söyledi. Serdaroğlu, “Görüldüğü üzere, ekonomik büyüme tek başına ve durduk yerde insana yakışır iş olanakları yaratmadığı, var olan işlerin niteliğini geliştirmediği gibi onları daha da taşeron ve güvencesiz ilişkilerin içine çekmeye çalışarak yoksulluğun daha derin yaşanmasına neden olmaktadır” dedi.
SERMAYE BİRİKİM REJİMİ DEĞİŞMELİ
İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ülkemizin sicilinin çok bozuk durumda olduğunu kaydeden Serdaroğlu, “Mevzuat ve değişikliklere rağmen ölümlü iş kazaları, kalıcı iş göremezlikler, meslek hastalıkları tablosu daha da kötüleşmektedir. Tüm düzenlemeler çökmüş durumdaki işçi sağlığı ve güvenliği sistemi üzerine yapılmakta fakat ortaya çıkan sonuçlar daha kötü olmaktadır” diye konuştu. Temel önlemde sermaye birikim rejiminin değiştirilmesini gerektiğini kaydeden Serdaroğlu şöyle devam etti:
BÜTÜNLÜKLÜ BİR SİSTEM
“Kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı yaratmak için bütünlüklü bir sistem gerekmektedir. Ancak bu şekilde, oluşturulmuş mekanizmaların işletme düzeyinde etkin olması sağlanabilir. Sendikal örgütlenmenin önündeki bütün engelleri ortadan kaldıracak güçlü bir mücadele temel önemdedir.
TAMAMEN YASAKLANMALI
Taşeron ve güvencesiz üretim sistemine ciddi denetim ve sınırlama getirilmesi ve ardından tamamen yasaklanması için samimi, etkin bir mücadelenin toplumsal yaşamın her alanında verilmesi artık kaçınılmaz bir hal almıştır. Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk, demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek odaları ve birlikleri, üniversiteler ile birlikte yaşama geçirilmesi olmazsa olmaz bir koşuldur.
ASIL SORUMLULUK İŞVERENDE
Çalışma hayatına dair ilgili bütün mevzuatta yapılan düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusundadır. Mevcut tamamen iptal edilmeli, yeniden düzenlenmeli, konunun taraflarının katılımı ile insan eksenli çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır. Yapılacak tüm düzenlemelerde işyerlerinde İSG’nin sağlanmasında asıl sorumluluğun işverende olduğu gerçeğinden uzaklaşılmamalıdır.”