Aday adayı ve adaylara naçizane önerilerim: Gaza gelen kaz olmayın

Aktan Uslu

Gazetecilik dahil gırtlağına kadar çamura boğulan ülkemizde tüm camia veya “camia” üzerime tankla tüfekle gelse dahi, hele ki bu dönemde tekrarlamak gerekir ki..

Haber, mesleğin kutsalıdır.

Kutsal olanı, para kirletir.

Elbette gerek kurumsal gerek kişisel yaşam için paraya gereksinim vardır ancak o geliri sağlamanın ahlaki yol ve yöntemleri vardır.

Bu noktada da paraya baktığınızda ne gördüğünüz çok önemlidir:

Parayı, araç edinirseniz sorun yok. Amaç edinirseniz şu olur:

İlgili paylaşımı sonrası, o paylaşımının altına da yanılmıyorsam zehir zemberek öfke kustuktan sonra takipte de engellediğim..

Üstelik kendisine “Bilmemne gazetecileri derneği başkanı” sıfatı da ekleyen,

Ve ne yazık ki kamuoyu tarafından da “Gazeteci” kabul edilen bir meslek çıbanı bir süre önce bir sosyal medya paylaşımında, parasız haber yapmayacağını duyurmuştu.

Rezilliğin, ahlaksızlığın zirvesi olmuş ve yaptığını savunan, şu tanımı da hak etmişti:

Cahillik çok iyi bi’şi. Ne güzel. Her şeyi biliyorsun.

Şuna sebep oluyorlar, saç baş yoluyorum.

Vakti zamanında CHP Darıca Kadın Kolları’nın karıştığı bir hadisede soluğu apar topar Darıca’da almış..

Dönemin Kadın Kolları Başkanı’ndan vakaya dair görüş almış ve o görüşmenin sonunda, “Borcum ne kadar?” sorusuna muhatap olmuştum.

Çünkü gelinen aşamada, kamuoyunun genel algısı da aynı şekilde oluştu. Halkımız haberciliğin, parayla yapıldığını, gazetelerin veya gazetecilerin hele ki o haber bir röportaj, hele ki sanayici esnaf haberi falansa, kişi merkezli haberse parayla yapıldığını zannetmiş, vakti zamanında sosyal medyadan paylaştığım;

“Mecburi bir açıklama. O zaman paralar nerede? Evde kıyamet kopacak” başlıklı uzunca paylaşımımı şöyle bağlamıştım:

Diğer detay şu..

Yazdığım para, yazmadığım para..

Yazıyorsam para aldığım için yazıyor, yazmıyorsam yine para aldığım için yazmıyorumdur..

Ayaklı darphane gibiyim..

Madem saniyem bile para, nerede lan bu paralar. Yerini ben bilmiyorum..

Bilen varsa bildirsin. Evde İçişleri Bakanı ile kralın kızı kıyamet koparacak, “Bizden para mı saklıyorsun?” diye..

Tek endişem ondan..

**

İşte bu zeminde ve yeri gelmişken siyasi parti, varlık durumu fark etmeksizin tüm aday adayları ve adaylarına nacizen önerilerim şudur:

Yola koyulurken seçim bütçenizde basın da yer almalıdır. Bu kaynağı aleni, ilan olduğu belli olduğu ilanlarla değerlendirin.

Her türlü matbu evrak basımında, İstanbul’da belki daha uygun fiyatlısını bulma olasılığınız olsa dahi bu tip işlerinizde tercihiniz illakin Gebze ve Gebze Bölgesi esnafından yana olsun.

Çok ama çok çoğaldık. Bütçenizi zorlayacak şekilde ilan talebi alma olasılığınız var. Hepsine karşılık vermeyebilirsiniz. Bu esnada herhangi bir gazeteci veya “gazeteciden” ola ki; “Filanca gazeteye, siteye vermişsin ama” deyip mesleki ahlaksızlığına esnaf ahlaksızlığı da eklerse kendisine, “Rızık Allah’tandır”ı hatırlatıp, pas geçin.

Röportaj dahil olmak üzere, haberinizi yayınlamak için para isteyene, asla prim vermeyin. Bu tutumunuzla; mesleki kirliliğimize siz de yol vererek katkıda bulunmuş oluyorsunuz, unutmayın.

Şahsınızı çok şişiren, sizi yere göğe sığdıramayan, hiçbir içerik içermeyen, gazete okurunun da başlığına göz atıp bıraktığı “Haber” çalışmaları ile gaza gelmeyin.

“Esnaf bağrına bastı…”

“Şuralılar Derneği’nden tam destek…”

ve benzeri, üstelik üste para vererek yaptırdığınız “haberleriniz” hiçbir seçmende pozitif algı bir tarafa, negatif etkiye sebep olmaktadır.

Halbuki siz; söylemleriniz, programlarınız, tespitleriniz ile, niteliğinizi teşhir eden şekilde kamuoyunda yer edinmelisiniz.

Her biriniz, basın veya “basın” tarafından yolunacak kaz değil, şüphesiz ülkeye ve bölgenize hizmet, fayda için siyaseti seçen bireylersiniz. Zaten sadece biriniz kazanacak, diğerleri seçimle birlikte bütçesinden de kayba uğrayacak. İyi niyetinizi, suiistimal ettirmeyin…