60'lı yıllarda ilkokullarda, 'Âdâb-ı Muaşeret' diye bir ders okutulurdu.
Peki nedir Âdâb-ı Muaşeret?
Âdab-ı Muaşeret kısaca çocuklara insan olmayı öğretiyordu.
İşte bu dersin konulardan bazıları:
-Kalabalık yerlerde ciklet çiğnenmez.
-Sokak ortasında durarak konuşulmaz, insanların önü kesilmez.
-Kusur yüze karşı açık açık söylenmez.
-Alay, kötüleme, ima ile bile yapılmaz.
-Yerlere çöp atılmaz, tükürülmez , çevre kirletilmez.
-Aksırırken, öksürürken ağız el veya mendille kapatılır.
-Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz.
-Uzun zaman kalan misafire oda ayrılır.
-Yemek davetinde yemekler geciktirilmez.
-Sıra olan yerlerde sıraya geçilir, sıra bozulmaz.
-Başkasının yanında ayakları uzatarak oturulmaz.
-Bir konuyu reddederken, ciddi ve terbiyeli olunur.
-Başkasının lafı kesilmez, devamlı konuşulmaz.
-Yeni tanışılan birine, 'sen' diye hitap edilmez.
Günümüzde böyle bir ders yok.
Çocuklar, kimle, neyi , nasıl konuşacağını ve davranacağını hiç bilmiyorlar.
Bunun nedeni, geleceğimiz
'Helikopter model' denilen aşırı korumacı ebeveynler, çocukların her istediğini yapıyorlar.
Eğitim, okula gitmeden önce aileden başlar.
Aileler, yaşayamadıkları çocukluklarının yoksunluk hislerini, bir isteyen çocuklarına bin vererek gidermeye çalışıyorlar.
Kendi çocukluklarını ezilmiş olarak hissettikleri için, çocuk merkezli yaklaşım sergiliyorlar.
'Çocuk ne derse o' davranışıyla aslında tatmin ettikleri, içlerindeki büyümemiş çocuklukları.
Farkında değiller.
Bunun olmaması gerektiği söylendiğinde de inkâr ve itiraz tepkisini veriyorlar.
Oysa ki çocuklar boş, beyaz bir levha gibidir doğduklarında, kurallar ve sınırlara kesinlikle ihtiyacı vardır.
Evrensel değerler, insan olmaya yükselten basamaklardandır.
Çocuklar toplumu oluşturduğu için, çocukları bu değerlerle eğitmek elzem gereklidir.
Bunlara riayet edilmemesi nedeniyle ülke bugün bu halde.
Yüksek sesle konuşan, sevgi ve saygı bilmeyen, canlılara, doğaya zarar veren insansı küçük varlıklar yetişiyor.
Edebe ihtiyacımız var.
El- edep...
U-mutlu geleceğe...