Örgütlenmek onların en doğal hakkıydı. İş kanununda sendikalı olmaları yolunda hiçbir engel yoktu. Nasıl patronlar yasalardan doğan haklarını kullanıyorsa, çalışanlarda var olan haklarını kullanmak ve güçlerini birleştirmek istiyordu. Fakat birden fazla sendikaya üye oluna bileceğini söyleyen yasalarımız bir kenarda dursun Cargill Fabrikası’nda çalışan işçiler Tek Gıda-İş sendikasına üye oldukları için işlerinden kovuldu.
2014 yılından bu yana Bursa Orhangazi’de yer alan Cargill fabrikasında örgütlenme faaliyeti yürüten Tek Gıda-İş Sendikası, yeterli sayıya ulaşmış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki tespiti başvurusunda bulunmuştu. Her şey bundan sonra oldu. Cargill patronu işyerine sendika girmemesi için Cargill genel müdürlüğünü de çoğul sayı içine dâhil ederek sendikanın yetkiyi almasının önüne geçti. Yine de işçiler pes etmedi. Sendika örgütlenme çalışmalarına devam ederken, yetki alacak çoğunluğa kısa bir süre kala bu seferde 14 öncü işçi işten çıkartıldı.
Bahane hazırdı. Cargill patronları nişasta bazlı şeker kotasının düşürülmesi üzerine, küçülmeye gideceklerini söyleyerek fabrika içinde sendikal örgütlenme faaliyetini sürdüren 14 öcü işçiyi işten çıkarttı. Fakat işçilerin akıllarında ve yüreklerinde yatan bir düş vardı ve bunu gerçeğe çevirmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Emekçiler işten atılmalarının ardından fabrika önünde oturma eylemi başlattı. Aylarca sürdü bu eylem. Kış geldi kar yağdı üzerlerine, yaz oldu güneş kavurdu.
Bir yandan direniş devam ediyor, diğer yandan hukuki süreç işletiliyordu ki sonunda işçiler açtıkları işe iade davasını kazandı. Mahkemeye görüş sunan bilirkişi, işçilerin, işverenin iddia ettiği gibi ‘kota sebebiyle’ değil sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarıldığı yönünde rapor hazırladı. Mahkeme de bu rapora uydu, işçileri haklı buldu. İşçilerin işe iadesine ve sendikal tazminata hükmedildi. Fakat şirket kararı temyize götürdü.
Karşılarına çıkan her engeli aşabilmek adına yeni eylem yöntemleri belirledi işçiler. Mahkeme kararının uygulanması için birkaç kere İstanbul da bulunan genel müdürlüğün önüne gelerek Cargill yönetimine taleplerini ilettiler fakat sonuç alınamadı. Bunun üzerine Bursa’dan İstanbul’a doğru bir yürüyüşe başladı. Bu seferde polis engeliyle karşılaşıp gözaltına alındılar. İşçiler bir adım dahi geriye atmadı ve gözaltından çıkar çıkmaz direnişlerine artık Cargill genel müdürlüğü önünde devam etmeye başladı.
Cargill’in Ataşehir’de bulunan genel müdürlüğü önünde “Çocuklar iyi yaşasın diye babalar direniyor” pankartı açarak nöbete başlayan işçiler, burada 500 günü geride bıraktı. Daha sonra direniş tekrar fabrikanın önüne taşındı. Şimdi emek tarihimizin en uzun süren direnişlerinden birine isimlerini yazdırıyorlar.
Fabrika önünde bekleyen işçiler, 600 değil bin gün geçse de mücadeleye devam edeceklerini söylüyorlar. Çünkü ‘’Bu direniş kazanıldığı zaman sadece 14 işçi değil işçi sınıfı kazanacak’’ diyorlar. Dayanışmayla…