Erken gelen soğukları, mecburen misafir eden, bir ekim akşamı...
İçine atmışçasına huysuzluğunu, ısırıyor soğuğu.
Erkenden çıkardığım kalın montumun sıcaklığına sığınmışım.
İnadına bir trafik var bu akşam..
Üç dört araba ilerliyoruz ki ışık tekrar yanıyor, duruyoruz.
"Abla alır mısın? " diyen sesi duyunca sıçradım.
Başımı çevirdim.
Sessiz, ürkek bir kız çocuğu sesi.
Suriyeli bir çocuk...
Öylece bakıyor yüzüme.
Dokuz on, yaşlarında var yok...
Sapsarı saçlarının çerçevelediği, sapsarı yüzüne bakınca gözlerini görüyorum.
Ürkek, endişeli çocuk çocuk bakan gözlerini...
İki elini bağlayıp, sıkı sıkı sarılmış kendisine.
Titriyor... Soğuktan...
Saniyelerce süren bakışlarımdan, onu anlamadığımı sanıp tekrarlıyor ;
"Alır mısın! "
Eline bakınca neyi vermek istediğini görüyorum, iki tane kağıt mendil...
Devam ediyor eline baktığımı görünce;
"Tane 50, iki tane 1 lira."
Duyuyorum ama, ilgilenemiyorum.
Minik ellerin soğuktan kendini korumasında takılı kalmışım.
Üşüyor musun çocuğum? diye fısıldadım.
Anlayamadı.
Türkçeyi tam öğrenememişti demek.
El kol hareketleriyle sordum ikinci kez, daha yüksek sesle.
Üşüyor musun? Montun yok mu?
Üşüyor musun çocuğum?
Kafasını salladı hızla, kendine daha bir sarılarak.
Kendinden medet umarak.
Montun, palton yok mu?
Soruya bak.
Olsa giymez mi hiç! diye kızıyorum kendime sorduktan sonra.
Yok anlamında sallıyor kafasını.
Sonra yine uzatıyor selpaklarını;
"Alcan mı, 50 kuruş."
Alıyorum elime, farkına varınca yaptığımın, geri veriyorum ivedice.
Ne versem ki çocuk sana, ne?
İstediğini uzatıyorum çaresiz, bekletmemek için, gidiyor.
Yüreğimi de, akılımı da peşinde sürükleyerek...
Gidiveriyor karanlığın içine.
Erken gelen soğukları, mecburen misafir eden, bir ekim akşamı...
İçine atmışçasına huysuzluğunu, ısırıyor soğuğu.
Erkenden çıkardığım montumun sıcaklığından utanıyorum,
Çıkarıyorum...
Sevgili okur;
Bu çocuklardan sokaklarda onlarca var.
Yaşları beş ile on iki arasında değişiyor.
Çözüm ne bilemiyorum ama şöyle yardımcı olabileceğimizi düşündüm.
Çocuklarımızın giysilerinden bir kaçını arabada bırakalım.
Ve gerekli gördüğümüzde , bu çocuklara verelim.