Eşim, madenci bir babanın yedi çocuğundan birisi.
Soma'da Garp adlı devlete ait bir madende çalışarak yedi çocuk büyütmüş.
Yedi çocuk...
İyi para alırlarmış o zaman madenciler.
1965-1980 yılları arasında çalışmış.
1400 Lira maaş alırmış.
Gazete 50 kuruş, ekmek 1 Lira'ymış.
Maraton üretim değil, insan-i üretim var-mış...
Daha çok kömür çıkarmak için,insan hayatını harcayan kölelik düzeni yok-muş anlayacağınız.
Devlete ait bir kurum olduğu için,güvenli üretim var-mış yani.
O zamanki teknolojik şartlar kapsamında bile, işçi güvenliği öncelikli-ymiş.
Eşim, " o döneme ait hatırladığım hiçbir kaza yok.Ne grizu patlaması,ne trafo
infılakı (!), ne göçük...Sadece ufak kömür parçalarının düşmesi sonucu oluşan morluklar
vardı." diyor.
Maaş,gıda yardımı,yakacak gibi sosyal haklarının yanısıra,belli işgününü dolduran
işçilere lojmanda ikamet hakkı da veriliyor-muş.
Hatta köydeki öğretmenlere yardım bile ederlermiş.
Bugünle kıyaslarsak, yedi çocuklu bir aileye gül gibi bakmış.
Elli yaşında emekli olduktan, yirmi yıl (!) sonra ilk kez hastalanmış ve
doktara gitmiş.
Basit bir soğuk algınlığı yüzünden.
Yetmiş yaşındaki adamı muayene eden doktor şöyle demiş şaşkınlıkla;
"Sen yirmi yıl önce, yirmi yıl çalıştığın madenden emekli olmuşsun ve hâlâ yaşıyorsun!"
Bunu gülerek anlatır dururmuş çocuklarına.
İşte bu şartlarda çalışan kayınpederim,' çocuklarım madenci olup ezilmesin(!)',okusun diyerek
çoluğunu,çocuğunu,hatta yedi sülalesini toplayıp Gebze'ye ve İstanbul'a getirmiş.
Kendi yaşadıklarını,çocuklarının hatta hiçbir yakınının yaşamasını istememiş.
Ve eşim,babasının ileri görüşlülüğü sayesinde İstanbul Teknik Üniversitesi,Makine Mühendisliği'ni bitirmiş.
"Orada kalsaydım,madenci olmaktan başka şansımız yoktu." der hep.
O zamanın şartlarına kötü diyerek...
Bugün, o zamanların tam 34 yıl sonrası.
Bugün, maden şirketleri devlete ait değil, özelleştirildi.
Bugün,madende çalışan işçilerin en fazla üç çocuğu var...
Bugün 1500 Lira maaş alıyorlar.
Gazete ve ekmek 1 Lira...
Bunun 500 Lira'sını taşeron firmaya veriyorlar.
Kağıt üzerindeki prosedüre göre, sekiz saat çalşıyorlar!
Ellerine net geçen para 900 Lira, televizyonda izlediğim işçilerin yalancısıyım.
Bırakın yakacak,gıda vs. yardımını,ekmek alacak parayı zor denkleştiriyorlar.
Yirmibir yıl önceki maskeyi, kendi paralarını vererek kullanıyorlar.
Bugün, teknoloji çok ileride.
Lakin, sürekli grizu ve trafo patlıyor, göçükler oluyor.
Bugün, daha fazla olduğu söylenmesine rağmen, tarihe 301 olarak geçen, 301 kişi öldü!
Hayatını kaybedenlerin yaş ortalaması otuz...
Kayınpederim rahmetli olduğunda seksen yaşındaydı.
Yaşlılığa bağlı organ işlevsizliğinden vefat etti.
Takdir-i İlahi...
Eğer yaşasaydı bugün, eminim kahrından ölürdü...
Takdir-i Ticar-i ye tanık olmadı şükür!