Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu 2021 bütçesinin emekçilerin iş ve gelir kaybına göre yeniden düzenlenmesini istedi. Konuya dair yapılan açıklamada şu görüşlere ver yerildi: 2Ülkemizde salgın ve ekonomik kriz koşullarında oluşturulan 2021 yılı bütçesi yurttaşları açlığa sürüklemekte ve yoksulluğu derinleştirmektedir. 2021 bütçesi yurttaşların eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi acil ihtiyaçlarını karşılamayacaktır.
2021 yılında bütçe giderleri 1 trilyon 346,1 milyar lira, faiz hariç giderler 1 trilyon 166,6 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar lira, vergi gelirleri 922,7 milyar lira, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörülmektedir.
2021 bütçenin emekçiler ve ülke ekonomisi açısından ne getireceğini söylüyoruz;
AKP iktidarı ekonomik krizin yükünü 2021 yılı bütçesiyle yurttaşlarını sırtına yüklemektedir.
Ülkemizde işçi, memur ve emeklilerin yıllık zam oranları, büyük ölçüde çarpıtılan rakamlara göre belirlenecektir. Yaşanan ekonomik krizin neticesi olarak artan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon kamu emekçilerinin yaşamını ciddi bir şekilde etkileyecektir.
Ülkenin kaynakları yerli ve yabancı sermayeye kaynak yaratmak için düzenlenecektir.
Eriyen maaşlar, artan borçlar ve gıda artışları emekçilerin gerçek gündemi olacaktır.
AKP iktidarı; Türkiye’yi içine soktuğu ekonomik krizi büyütecek ve sebep olduğu toplumsal çürümeyi artıracaktır.
Emekçiler; temel besin maddelerini dahi karşılayamaz halde olacaktır.
Yurttaşların gündemi art arda gelen zamlar, büyüyen vergiler, küçülen maaşlar, işsizlik, yoksulluk, enflasyon ve hayat pahalılığı olacaktır.
2021 Bütçesi; işçilere, kamu emekçilerine, çiftçilere, esnafa, öğrencilere, emeklilere, EYT’lilere kaynak ayırmaktan çok uzaktır.
Kamu gelirleri içinde önemli bir yer tutan vergi gelirlerinin ana kaynağı yine ücretli emekçiler olacak.
18 yıldır büyük patronların talepleri doğrultusunda hazırlanan ‘ekonomik teşvikler’, yine patronlara vergi ve prim afları, ekonomi politikalarının vazgeçilmezi olacaktır.
Bütçe kaynaklarının halkın ihtiyaçlarından çok, yandaş müteahhitlerin, yerli ve yabancı sermaye gruplarının çıkarları doğrultusunda kullanılmaya devam edilecektir.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, bu yıl da ‘Bütçeden en çok pay eğitime ayrıldı’ yalanı tekrarlanacak.
Her yıl olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi birçok bakanlığın bütçesini geride bırakacak.
Bütçe kaynakları müşteri garantili projelerin garanti ödemesine para akıtılacaktır.
Sonuç olarak 2020 yılında kamu emekçisinin ve işçilerin payına; yoksulluk, açlık, sömürü ve güvencesizlik düşerken 2021 bütçesi, bütçenin asıl kaynağı olan işçi ve emekçilerin yaşadığı iş ve gelir kaybını telafi edecek, acil ekonomik ve sosyal ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Kovid-19 salgını, TL’de yaşanan değer kaybı ve satın alma gücündeki azalma dikkate alınmalı ve temel tüketim ürünlerine hiçbir şekilde zam yapılmamalıdır.
Temel tüketim ürünleri üzerindeki dolaylı vergiler azaltılmalıdır.
Kamu hizmetlerinden tasarruf yapılmamalı, özellikle eğitim, sağlık, aile ve çalışma bakanlığı bütçeleri en az iki kat arttırılmalıdır.
Asgari ücret bir ailenin geçimini sağlayacak şekilde belirlenmeli ve tamamen vergi dışı bırakılmalıdır.
En düşük emekli aylığı brüt asgari ücret tutarına yükseltilmelidir.
Kamu emekçilerinin ve işçilerin ücretlerine hedeflenen enflasyon oranında değil, gerçek enflasyon ve satın alım güçlerindeki azalma dikkate alınarak zam yapılmalıdır.
Sağlık hizmetleri tamamen kamusal olmalı, kamu eliyle yürütülmelidir. Özelleştirmeden vazgeçilmelidir.
3600 ek gösterge tüm kamu çalışanlarına verilecek şekilde genişletilmelidir.
EYT’lilerin sorunları çözülmelidir.