Yazmaktan artık almadığım bir konu, ama dikkat çekmekten de vazgeçemem. Konu hakkında yeniden ve yeniden bilgilendirmenin önemli olduğuna inanıyorum.
Konu, işçi sağlığı ve iş güvenliği. Tabi, buna bağlı olarak iş cinayetleri…
Düşünebiliyor musunuz, Ağustos ayı verilerine göre yine en az 158 işçi yaşamını yitirmiş. Bu ölümler, sayısal olarak Temmuz’da 127, Haziran’da 146, Mayıs’ta 417, Nisan’da 121, Mart’ta 122, Şubat’ta 82, Ocak’ta ise 97 olmuştu.
Özcesi, verilere giren 8 aylık iş cinayetleri sonucu 1.270 işçi yaşamını yitirmiş.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporuna göre, ölümlerle öne çıkan iş kazalarının en fazla yaşandığı iller ise İstanbul, Adana, Kocaeli, İzmir, Ordu ve Sivas olarak sıralanıyor.
Bu rakamlar, görünen o ki hiç eksilmeyecek. Çünkü, iş cinayetleri diye tanımladığımız bu yaşananlar konusunda yasal yaptırımlar yok denecek kadar az. Bu iş cinayetlerinin yaşandığı zeminlerin gerçek sahipleri, bazen çok az para cezalarıyla aklanıyor.
Ölümlerin yaşandığı iş kolları da çok dikkat çekici…
Sıralama şöyle: Tarım, Orman 40, inşaat ve yol 40 işçi ile ilk sırayı alıyor. Taşımacılık 13, enerji 9, belediye-genel işler 9, tekstil-deri 6, ticaret-büro-eğitim-sinema 6, madencilik 5, çimento-toprak-cam 4, ağaç-kağıt 4, petro-kimya-lastik 3, metal 3, gemi-tersane-deniz-liman 3, sağlık-sosyal hizmetler 3, basın-gazetecilik 2, konaklama-eğlence 2, savunma-güvenlik 2, iletişim 1, ve çalıştığı işkolu belirlenemeyen/öğrenilemeyen 3 işçi.
Yaşamını yitiren 158 kişiden 135’i işçi-memur statüsündeki ücretli, 20’si çiftçi/küçük toprak sahibi, 3’ü ise kendi hesabına çalışan/esnaf.
Bu ölümlerin önemli çoğunluğu trafik/servis kazaları, ezilme ve elektrik çarpması nedeniyle yaşanıyor. Çalışanların yaşamının nasıl bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteren bu verilere göre, trafik-servis kazası nedeniyle 48, ezilme-göçük nedeniyle 27, elektrik çarpması nedeniyle 26, kalp krizi-kırım Kongo kanamalı ateş-intihar-yıldırım düşmesi-saldırı ve benzeri nedenlerle 24, düşme nedeniyle 22, zehirlenme-boğulma nedeniyle 6, patlama-yanma nedeniyle 2, nesne düşmesi-çarpması nedeniyle 2, kesilme-kopma nedeniyle 1 işçi can veriyor.
Yaşamını yitiren çalışanlardan büyük çoğunluğu erkek. Toplamda 11 kadın ve 10 çocuk işçi de istatistiklerdeki yerini aldı.
Bütün bu verilerden görülen şu; İŞ CİNAYETLERİ KANIKSANMIŞTIR…
Bu cinayetlerin hesabını soracak hukuki düzenlemeler son derece yetersiz, aşırı kar diye ölümleri bile hafife alan sermaye zihniyetine hizmet ediyor.
Cinayetleri durdurabilecek mekanizma, yeterince yasal donanım sahibi değil…
Cinayet konusunda caydırıcı olacağı tahminiyle hazırlanmış para cezaları ise ‘aşırı kar hırsının gözlerini bürüdüğü’ işverenler için çerez parası.
Hal böyleyken, bu iş cinayetlerinin azalmasını ya da gereken düzenlemelerle önlenmesini beklemek olanaksız. Ama, dediğim gibi, bu tür cinayetlerden daha fazla üzüntü yaratan şey, BU CİNAYETLERİN KANIKSANMASI oluyor.
İnsanını önemseyen bir zihniyet gelişmedikten, kar için cinayetleri bile görmezden gelmeyen işveren tipolojisi oluşmadıktan, her koşulda herkesin hesap vermesini sağlayabilen düzenlemeler hayata geçirilmedikten sonra durumun pek değişeceğini sanmıyorum.
Ölümün soğuk yüzünü büyük bir sessizlik içinde bekliyor olmak, toplumsal değerlerin bütünüyle yok olması demektir.
İşte, sermayenin 35 yıla yakın süredir yaratmak istediği toplum bu…