Sayıları ne kadar çok değil mi bu mağdurların ?
Haklarını teslim etmek gerek, az buz değil 11 milyon kişi.
Sözünü ettiğim toplam emekli, dul ve yetimler. Yani, yıllarca develete ödedikleri vergiler gereği, çalışma yaşamları sonunda maaş alan hak sahipleri ile onların ölümü halinde birinci derece yakınları.
İşte onların aylıkları, resmi enflasyon rakamlarına göre belirleniyor. Bu yüzden de, resmi rakamlar, onları çoğu zaman mağdur ediyor.
Temmuz ayı oranları enflasyonun hükümetin beklentilerini aştığını gösteriyor. Bu da, maaşları bu beklentilere göre artırılmış olan çalışanlar ile emeklilerin mağduriyetinin sürmesi anlamına gelmektedir.
Öyle ki;
Temmuz ayı enflasyonunun yüzde 0.45 oldu. Böylece, yıllık artış ise yüzde 9.32 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar Türkiye İş Kurumu’nun (TÜİK) resmi rakamları.
Yine bu rakamlar, tüm ekonomik programını ve buna bağlı büyüme, enflasyon ve faiz oranlarının yılsonu beklentilerini, enflasyonun tek haneli rakama inmesi üzerine yapan ve 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçesini bu oranlara göre yapmış olan iktidarın, beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini gösteriyor.
Çalışanlar ve emekliler açısından bakıldığında da, gerçek rakamların çok altında açıklanan enflasyon oranının, yıl sonunda iki haneli rakama çıkabileceğini göstermektedir.
Bu rakamlar, bütçede hedeflenmiş olan enflasyon oranı kadar maaş artışı verilen milyonlarca ücretli ile 2014 Ocak ayında bir yıl için brüt 175 TL. aylık artışı verilip, Temmuz ayında enflasyon farkı verilmemiş olan memur emeklilerini mağdur etmektedir.
Gerçek rakamları yansıtmayan bu rakamlar, aynı zamanda, aylıkları yılın Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde bir önceki altı aylık enflasyon artış oranı kadar arttırılan SGK emeklilerinin aylıklarının reel olarak düşmesine ve alım gücünün gerilemesine yol açmaktadır. Çünkü emekliler, açıklanan enflasyon oranı kadar olan aylık artışlarını altı ay gecikmeli olarak aldıkları gibi, hükümetin baskısı altında olan TÜİK piyasadaki gerçek enflasyon oranı yerine hükümetin bütçe hedeflerini tutturabilmesi için gerekli olan oranı açıklamaktadır.
Türkiye’de, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) artış oranı ile kişi başı milli gelir rakamı hesaplamalarında, emekçiler aleyhine olan durum, bununla da sınırlı değildir. Zira Türkiye’de en zengin kesim ile en yoksul kesimin toplam gelirleri bir araya getirilmek suretiyle, kişi başı milli gelir rakamı tespit edilmektedir.
Yine Türkiye’de gelir gruplarına göre bir enflasyon hesaplaması yapılmamakta ve en zengin kesim ile en yoksul kesimi etkileyen enflasyon oranı tek rakam halinde hesaplanıp açıklanmaktadır. Halbuki her gelir grubunun tüketim alışkanlığı ile tüketim zorunlulukları/öncelikleri de aynı değildir. Bu nedenle, Türkiye’de yüzde 20’lik dilimler halinde beş ayrı gelir grubunun her biri için ayrı ayrı enflasyon hesaplama yönteminin geliştirilmesi ve bu yöntemle hesaplama yapılması daha gerçekçidir.
Bugüne kadar defalarca yazıldı, çizildi ve söylendi;
Emekli aylıklarının sadece TÜİK’in hükümet müdahalesi ile düşük açıkladığı TÜFE artış oranı kadar arttırılması, 11 milyon emekli ile dul ve yetimi, piyasa enflasyonu karşısında sefalete sürüklemektedir.
Çünkü, emeklilere büyümeden yani Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla’dan pay verilmemektedir. Bunun yanı sıra TÜFE artış oranı tespitinde yanlış yöntemler kullanılmaktadır.
Hükümeti, milyonlarca emekliyi mağdur eden bu ekonomik politikadan vazgeçmeye ve övünerek açıkladığı büyümeden emeklilere pay vermeye, ayrıca emekli aylık artışlarında sahte değil, emeklilerin yaşamına etki eden gerçek enflasyon artış oranlarını dikkate almaya çağırıyorum.
Bir kez daha…