100 yaşında ölümsüz bir ozan Enver Gökçe

Halil Yeni

 

Yaşamda sabır, alçakgönüllülük ve gösterişsizlik, şiirde yaratıcılık, özgünlük ve derinlik olan Enver Gökçe 1920 yılında Erzincan’da dünyaya geldi. Erken yaşta babasını kaybetmiş, ablasının evliliği nedeniyle Ankara’ya yerleşmişti. Ankara onun hayatında önemli bir dönüm noktası olacaktı. İlkokulu özel bir okulda, Ortaokulu Cebeci, liseyi ise Gazi lisesinde tamamladı.  Şiirle tanışması da bu yıllarda gerçekleşti. İlkokul öğretmeni ona Namık Kemal’den şiirler okumuş ve okutmuş, lise öğretmenleri ise onu edebiyata yönlendirerek yazınsal ilerleyişine katkıda bulunmuştu.

 

Erzincan’ın yoksul bir dağ köyünden çıkıp ülkenin en önemli üniversitelerinden birini kazanmıştır Enver Gökçe. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya fakültesi Türkoloji bölümünde okumaya başlamıştır.  Ve hayatını değiştirecek, ömrünün sonuna kadar yaşamına yön verecek olan devrimci düşüncelerle burada daha sıkı bağlar kurmuştur.

 

Onun için önemli duraklardan biri Halkevi tarafından yayımlanan Ülkü dergisidir. Üniversite yıllarında Ülkü dergisinde çalışmaya başlamış, edebiyatçılarla arkadaşlık kurmuştur. Daha sonra dönemin en önemli Sosyalist dergilerinden biri olan başında Yaşar Kemal’in de bulunduğu Ant Dergisi’nin çıkarılmasına katkılar sunmuştur. İlk şiirleri 1943 yılında Ülkü dergisinde çıktı Gökçe’nin. Daha sonra Ant, Söz, Gerçek, Meydan, Yağmur ve Toprak, Yurt ve Dünya, Varlık gibi dergilerde yayımlandı zaman zaman.

 

Enver Gökçe bir yandan şiirler yazıyor ve toplumcu edebiyat dergilerinin çıkmasına yardımcı oluyor diğer taraftan da Türkiye Gençler Derneği’nin kuruluşuna destek olarak yükselen ırkçı düşüncelere karşı çalışmalar yürütüyordu.  1946 yılında kurulan dernek, faşizme karşı olan demokratik gençleri yan yana getirmeyi amaçlıyordu. Ayrıca yoksul köylülerin ekinini biçip kaldırmaya da yardımcı oluyordu. Fakat dernek çalışmalarından rahatsız olan Turancılar dernek binasını basmış, binayı yerle bir ederek yıkmışlardı.  Yaşanan baskını Enver Gökçe ‘’Fakültenin Önü’’ şiirinde şöyle anlatmıştır.

 

Fakültenin yanı demirden köprü / Fakültenin önü bir sıra kavaktı / Biz bir garip yiğit kişiydik / Bütün hürriyetler bizden uzaktı

Faşistler camlara yürüdüler / Kürsüleri kırdılar, höykürdüler / Tığ teber şahı merdan / “Tanrı Dağı kadar Türktü bunlar / Hıra Dağı kadar müslüman.”  / Ve de kanlı bıçaklı düşman

Gökler ışıyordu yer yer / Ortalık ala şafaktı.

 

Baskın sonrası korkunun arkasına sığınmayan dernek yöneticileri faaliyetlerine devam etti. Fakat Turancıların baskını çalışmaları durdurmayınca devreye iktidar girdi ve derneği basanlar değil, derneği kurup, koruyanlar tutuklandı. İçlerinde Enver Gökçe’de dâhil beş kişi vardı. Üç ay tutuklu kalan Gökçe ve arkadaşlarının davası beraatla sonuçlandı. Enver Gökçe bu tutukluluk günlerinde görüşüne gelen arkadaşları ve ailesi için şu şiiri yazmıştı.

 

Bugün görüş günümüz / Dost kardeş bir arada / Telden tele / Mendil salla el salla / Merhaba! /

İzin olsun hapishane içinde / Seni / Senden sormalara doyamam / Yarım döner cıgaramın ateşi / Gitme dayanamam

 

19 Kasım Enver Gökçe’nin 39. ölüm yıl dönümü olsa da bu yıl 1920’de doğan Şairin 100. doğum yıl dönümüdür. Şairler için şiir yazmak kadar şiirde kalıcı olmak da çok önemlidir. Enver Gökçe bedenen aramızdan ayrılmış olsa da geriye bıraktıklarıyla yaşamaya devam etmekte hem yaşamı hem de sanatıyla, toplumcu şiire gönül vermiş şairlere hala yol göstermektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.