Gelişmiş dünyanın gözü önünde ne hallere düştük.

Başkentimizde Çankaya’da devletin tüm kurumlarının bulunduğu bir ilçede, eğer iddialar doğruysa açılmamış seçim sandıkları bulunmakta.

Bu durum acıklı halimizi anlatmaya yeter de artar bile.

Önceki akşam televizyon ekranlarında izlediğim görüntüler hayal kırıklığı yarattı bende.

İstanbul Barosu tarafından oluşturulan üç bine yakın gönüllü avukatın gözlemci olduğu seçim sandık bölgelerinde yaşanan ihlaller tek tek tespit edilmiş.

Diyeceksiniz ki, bunlardan bir şey çıkmaz.

Hiç önemli değil.

Yaşanan ihlallerin rapor haline dönüşmesi, insan hakları ihlallerini ortaya koyması yeter de artar bile.

Önümüzdeki seçimlerde düzenlenen bu raporlar yüksek seçim kurulu tarafından göz önünde bulundurulur.

Demokrasi bizim gibi ülkelerde saksıda çiçek yetişir gibi gelişmiyor.

Her şeyin olgunlaşması lazım.

İlerleyen zaman içerisinde hırsızlığın, hilenin, başkalarının temsil kabiliyetini gasp etmenin insan hakkı ihlali olduğunu öğreneceğiz.

Onca camimize, din adamımıza, uyarılarımıza rağmen, hırsızlığın kötü bir sonuç olduğunu anlayamamış bir topluluğuz.

Eğer bu uyarılara rağmen kimse umursamıyorsa durumumuz vahimdir.

Dünyada ahlak kelimesini en fazla konuşan bir milletiz.

Ancak yaşanan sonuçlara baktığımızda karnemiz hiç iyi durumda değil.

Bu sadece seçimlerde karşımıza çıkan bir durum değil.

Günlük yaşamımızda bir çok olayla karşılaşıyoruz.

Çoğu kez güçlü olan kendini haklı çıkarma peşinde.

Sokağa çöp atan insana uyarı amaçlı ikazda bulunsan alacak olduğun cevap, “seni ilgilendirmez” veya “sana ne?” olur.

Sonuç olarak biz bize benzeriz.

Sandık sayımları tamamlanmadan balkon konuşmasını görev bilenler...

Üç gündür sonuçlanamayan sayım işlemlerinde  muhatap bulamakta zorlanırsınız.

Acaba dünyada bizim gibi kaç tane ülke olduğunu merak etmekteyim.