Online eğitimi bilmiyoruz
Özel Pelikan Eğitim Kurumları kurucusu Gülay Körükmez tespiti işin sahasını görerek yaptı: “Bu süreçte okul olarak evlerin içine kadar girerek gördüğümüz, toplum olarak online eğitimin nasıl yapılması gerektiğini bilmiyoruz.”
Hayli sıkıntılı bir süreci geride bırakan, yeni yeni toparlanmaya başlayan eğitimin özel ayağında, Özel Pelikan Eğitim Kurumları kurucusu Gülay Körükmez ile ilk bölümüne dün yer verdiğimiz röportajı bugün tamamlıyoruz. Körükmez sorularımıza şu yanıtları verdi:
VELİYE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
- Öğrencilerin öğretmenlerinden uzak kaldığı bu süreçte, bu açığı kim nasıl dolduracak?
-
- İçinde bulunduğumuz süreçte çocuklarımızın eğitiminde en büyük iş veliye düşüyor. Veli kendisini bilinçlendirmeli. Çünkü çocuğu yönlendirmesi gerekiyor. En çok söylemek istediğim şey şu: Bu süreçte okul olarak evlerin içine kadar girerek gördüğümüz, toplum olarak online eğitimin nasıl yapılması gerektiğini bilmiyoruz. Çünkü online eğitimde çocuk yataktan kalkıyor. Bilgisayarın başına geçiyor. Online eğitim evin içinde olmalı. Bizlerde yatak odamız, çalışma masamız, kitaplığımız hepsi aynı yerde. Online eğitimde çocuğun özel bir çalışma odası olması gerekiyor. Üç çocuğu olan velinin nasıl üç çalışma odası olacak, ayrı konu. Ya da aynı yerde üç ayrı bilgisayar, nasıl konuşlandırılacak. Bir sürü açmaz var. Altyapı sorunu maksimum seviyede. 4 milyon öğrenciye internet yetersizliğinden ötürü ulaşılamıyormuş, düşünün. Öyle bir sıkıntı var. Özel okul olduğumuz için bizim öğrenciler diğer akranlarına nazaran bir tık daha üst seviyede öğrenci oluyor.
BİLGİYİ EDİNMEK İÇİN
OKUL ŞART DEĞİL
- İnternette, arama motorları üzerinden yapılan bilgi araştırmasında, sağlıklı bilgiye nasıl ulaşılır?
- Pandemi sürecinde bütün yayınevleri kendi kapılarını açtılar. Ya da zaten bir şekilde çocuğun öğretmenleriyle iletişimde olması gerekiyor. Özel okullar bu konunda biraz daha avantajlı çünkü çocuk öğretmenine çok daha rahat ulaşabiliyor. Öğretmenlerden yönlendirme olabilir. Zaten EBA TV gerçekten şu anda açık ve EBA’dan da sağlıklı bilgilere ulaşılabilir. Bilgiyi doğru kullanmayı, analiz ve sentez etmeyi çocuk okulda, o da muhakeme ederek, öğretmenine sorarak öğrenebiliyor. Yani içinde bulunduğumuz süreçte online eğitim bilgiye ulaşmada kullanılabilir. Ama analiz, sentez, yorumlama kısmını bir bütün olarak okula taşımak lazım.
Okul aslında insan için kutsal bir yer. İnsanın kendisini tanıması, keşfetmesi, kendisini arkadaşlarıyla mukayese etmesi için gerekli olan en önemli kurum. Ama bilgiyi öğrenmek için değil. Bilgi yan ürün bence. O bilgiyi nasıl muhakeme edecek, sentezleyecek, yorumlayacak. Onun için okul gerekli ama bilgiyi öğrenmek için okul gerekli değil.
YA BİZ ONA ALIŞTIK
YA O BİZE ALIŞTI
- İçinde bulunduğumuz sürecin gerek toplum gerekse çocuklar üzerinde etkisini gözlemlemişsinizdir. Yorumlar mısınız?
- Toplumun geçen seneki ve şimdiki psikolojisine baktığımda; eskiden, ‘Mikroptan ötürü falanca, filanca kişi öldü’ diye duyuyordum. Ama mikrop son zamanlarda şekil değiştirdi, ya biz ona alıştık ya da o bize alıştı ama ölen sayısı, ölmüş sohbeti duymuyorum gibi bir şey yani. Okulda bizim çocuklar örneğin, ‘Falancanın anne babası mikrobu kapmış’ diyor. Ama mikrobun başladığı günden bu yana bizim öğrencilerimiz veya velilerimizden bu tür tatsız hadiseler duymadım.
ÖZEL EĞİTİM OLUNCA
BELEDİYELER KAPALI!
- Binalarınızda mikroba karşı hijyeni nasıl sağladığınız. Belediyeden destek gelmeli mi idi?
-
- Milli Eğitim; LGS sürecinde ilaçlama yaptırdı. Zaten özel okul olduğumuz için biz kendimiz yaptırdık. Öte yandan, doğru söylüyorsunuz. Belediyeden ilaçlama desteğini, özellikle içinde bulunduğumuz sürecin bize getirdiği ekonomik külfetlerden sebep görebilirdik. Yine dezenfektan çok maliyetli bir önlem mesela. Bir biçimde, özel okul olduğumdan sebep belediyeden öyle bir beklentim olmadı açıkçası çünkü özel okul olunca o taraf kapalı oluyor açıkçası.
KAPİTALİZMİN GEREĞİ Mİ..
İNSANIN DOĞASI GEREĞİ Mİ…
- Eklemek istedikleriniz
- Biz toplum olarak birlikteliği çok kısa sürdürüyor ya da birlikte olmanın ne anlama geldiğini belki de bilmiyoruz. Bir de Gebze, 81 ilden insanların yaşadığı bir ilçe. Buraya gelen insanların çoğu da memleketlerinden ama köylerden gelme. Her memleketten insan var ve insanlar buraya geçimlerini sağlamak, para kazanmak, karnını doyurmak için gelmiş. Onun için de insanlardaki ilk davranışında birlikteliği değil de ekonomik çabayı görüyorsun. Bu bana anormal gelmiyor. Artık kapitalizmin şartları gereği, yoksa insanın doğasında mı var. İnsanın doğası kapitalizmi mi seviyor bilmiyorum ama…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.