Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

OKURLARIMA EDEBİYAT

OKURLARIMA EDEBİYAT

 

Upuzun altı gün içinde nasıl bir yazı yazacağıma karar veremedim. Otuza yakın konu geldi geçti kafamdan. Ukalalık anlaşılmasın.. Sırf yazı yazmak için yazı yazmıyorum. Çok okuyorum, araştırıyorum okuyucularımın bir işine yarasın okurlarım iyi ki varsın ve yazıyorsun desin diye büyük emek veriyorum. Ayrıca gazetenin bana ayırdığı bu köşenin de hakkını vermek istiyorum. Yazmanın tutkusu, hazzı anlatılamaz, yazmak lazım. Meşhur sara nöbetlerinin birinde Dostoyevski, Suç ve Ceza isimli romanın baş kahramanı  Raskolnikov’un ismini unutur, bundan dolayı büyük acılar çeker ve delirir. Bir gün Balzak’ın ağladığını gören işlerini yapan adam ‘’Üstat neden ağlıyorsunuz?’’ diye sorar. Ağlama sesini yükselterek ‘’Roman kahramanımı öldürdüm de ondan’’ der. Tolstoy Anna Karenina’nın müsfettelerini kaybetmektense Sofya’yı kaybetmeyi yeğlerim der… Eşidir Sofya…

Edebiyatla ilgilenmek, yazmak, çizmek, okumak işte böyle bir tutkudur. İnsanın egosunu yıkar, ruhunu zenginleştirir. Hayata bakış açısını değiştirir, güzelleştirir, insanı geçmişiyle, kendi kendisiyle yüzleştirir. İşte yine edebiyatla ilgili bir yazı yazmaya başladım. Bütün derdim edebiyatı insanlara sevdirmektir. Edebiyatla ilgilenmek hiç kimsenin işini aksatmaz, uzun uzun günler tek iş yapmaya fazla bile... Benim bildiğim en iyi iş bu. Ben işimi yaparken okurlarıma idolojimi değil duygularımı, heyecanlarımı aktarmaya gayret ettim. Yüreğimdeki hiç bitmeyen Dostoyevski, Kafka ve Nietzsche Vari sıkıntılarımı, çelişkilerimi okuyucularımla paylaştım.

Dün evimde eşim tarafından çok güzel bir durum yaşadım, uzun zamandan beri olmasını istediğim bir şey oldu. Oturuyordum bir ara baktım, yüzüme bakıp bakıp gülüyor eşim.. ‘’Hayrola ne oldu’’ dedim. Hayırdır dedi. ‘’On dakika önce yüksek sesle türkü söylüyordun sen böyle söylemeyeli epey oldu’’ dedi. ‘’Çok mu sevindin’’ dedim. ‘’Evet’’ dedi. Eşim haklı, bu nedenini çok bilmediğim sıkıntı, stres, panik ataklar yüzünden evdekilere epey sıkıntı yaşattım. Evde bir kişi hasta olunca herkes hasta oluyor. Köylü olsun, kentli olsun, yoksul olsun kadın her yerde kadındır. Doğal olarak biriyle evliyseniz sevgi ister, ilgi ister, güler yüz ister. Sıkıntı, stres eşler arasındaki güzel ilişkileri kısa süreliğine de olsa bozuyor, sıkıntı yaratıyor…

Beni bu hale kim getirdi? Ne oldu da birden mantığım, aklım ters yönden her şeyi karamsar görmeye başladı? Delirdim bu durumun bana yaşattığı tüm sıkıntılara rağmen bazen de iyi olmuşta delirmişim derim. Yaşadığım hayat delirtti beni.. Hayat diye yaşadığımız birilerinin bize dayattığı kötülükler, çirkinlikler, açlık, cahillik.. Biraz okuyup yazdın bilgi sahibi oldun mu yaşadıklarınla çatışmaya başlıyorsunuz. Ben bu cehennem hayatına 45 yıl dayanabildim. Sonra delirdim, delilik çok iyidir. Deliler kendilerine yasak koymaz koydurmazlar da.. Ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus ne de öfkeleri, sevgileri, hayalleri, duyguları prangalıdır. Ben işte bu duygularla kendi iç dünyamda sınırsız bir hayat kurdum. Benim hayatımda ikiyüzlülere, döneklere, çok konuşanlara, her şeyi bilenlere, diktatörlere, devlete, partilere yer yoktur.

           

 

                                                                                                       

Bu yazı toplam 1234 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi