NAMUS VE CESARET…

NAMUS VE CESARET…

   

  --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

     İnönü, Atatürk’e saldıramayanların ilk hedefidir.İkisinin yükselttikleri Cumhuriyet ve devrim değerleri, kimilerince yıkılmak istenilen amaçlardır.Atatürk’ün deyişiyle: “Her büyük işin ehli ve faili ” İsmet İnönü; “Ulusun ters dönmüş alınyazısını yenmiş” bir komutan, “Lozan” yapıcısı bir diplomat ve yetkin bir devlet adamıdır.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------                  

      

 

     Toplumsal bellek, uzun yıllar geçse de bazı özdeyişlerin tazeliğini koruduğuna tanıktır. Örneğin İsmet İnönü; “Namus erbabı, en az namussuzlar kadar cesaretli olmadıkça o ülke sömürge olur” der.

    Sömürü; biri dışA bağlı, bir diğeri ise içten içe olmak kaydıyla iki türlüdür. Emperyalizmin “mazlum uluslar” üzerindeki yüzyıllara dayalı saldırısını şanlı Anadolu İhtilali’yle ilk kez yenilgiye uğratan irade; dış sömürüyü yok eden güçtür.   

     Hanedana kulluk yerine yurttaşlık bilincini getiren, feodal yapıyı kırmaya çalışan, kadın erkek eşitliği tanıyan,1936’daki iş yasasıyla emeği değerlendiren “Kamu İktisadi Teşekkülleri” eliyle; istihdam,üretim ve ucuz tüketim sağlayan adımlar iç sömürüye dirençlerdir.

     Kendi deyişiyle;“vurguncu,tefeci ve teneffüs ettiğimiz havadan bile haksız kazanç sağlayan batakçı tüccarı” ortadan kaldırma uğraşını “Varlık vergisiyle” yapan İnönü’dür.1945 yılındaki “Çiftçiyi topraklandırma”  yasası insanca değerlerin kazanımını hedeflemekte ve yine iç sömürüye karşı çıkış olmaktadır.

     Değer ölçütü:

     Namus erbabı, eğer namussuzlar kadar cesaret sahibi olmasalardı, Kurtuluş Savaşında İstanbul hükümetinin boyunlarına taktığı idam fermanından korkarak, zafer için çaba göstermezlerdi.

    Namus erbabı eğer namussuzlar kadar cesaret taşımasalardı, bu ülke “hurafe ve safsataların” tutsaklığına teslim olacaktı.

   Namus erbabı eğer namussuzlar kadar cesaretli davranmasalardı; “aymazlık, sapkınlık ve hıyanet içindekiler “galebe çalacaklardı.Cumhuriyet ve devrim gerçekleşmeyecekti.

   Namus; “dürüstlük, doğruluk” demektir. Sadece bireysel söz ve davranışlarla sınırlı da değildir. Namusun onurlu sınırsızlığı; ülke ve ulusa yönelik bağlılıktır.Örneğin; mandacılık, himayecilik ve emperyalist ülkelere peşkeşlikle yoğrulmuş siyasetler namussuzluktur.

    Ülke içi yaşamda da; feodaliteye, kapkaççı ve uygun yollarla edinilmemiş gelirlere,nüfuz ticaretine ve “altta kalanın canı çıksın” izdüşümlerine dayalı tutumlar da  namussuzluktur.

    Aldatma ve kandırmalarla halk kitlelerini istismar etmek, toplumsal değer yargılarını saptırarak politikada kulaç atmak herhalde namusluca iş değildir. Namus erbabı bu konuda  sessiz kalmamalıdır.İsmet İnönü’nün ölçütü şudur: “Politika ciddi bir iştir. Çünkü devlet yönetme sanatıdır.Politikacı da devlet yönetme sanatına talip olan kişidir.Onun için  özü ve sözü doğru olmalıdır”. İnönü, “doğruluk” kıstasıyla politika ve politikacıyı namus kavramı içine çekmektedir.

    Değer yargıları zedelenmiş kişileri yaratan toplumsal tutarsızlıklar, ülke ve ulusları felaketlere sürükler. Türkiye, kurtuluş ve kuruluş yıllarının Cumhuriyet ve devrim ölçütlerinden uzağa düştükçe sancılanmıştır.

. Engin hizmetlerini değerlendiremeyenve kendi deyişiyle “Varsın bütün ret ve inkârlar devri üzerimde yaşansın” yaklaşımını göze alarak geçtiği demokratik rejimi daha sonradan çoğunluk diktalarına döndürenleri, tarih yargılayacaktır. 

   Sonuç:

   İnönü Savaşları kahramanı, “Mudanya Ateşkes” ve “Lozan” Antlaşmalarının yapıcısı, Cumhuriyet’in kurucularından İnönü’yü, minnetle anıyoruz .27 Aralık 1973 günü aramızdan ayrılan İsmet İnönü, bu ülke ve halkın şükran duyması gereken en saygın kişilerindendir.

  

 

 

 

Bu yazı toplam 179 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi