Maymun çiçeği gölgesinde saklanan biyolojik tehdit!
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Maymun Çiçeği hastalığına yönelik son uyarılarıyla birlikte, küresel sağlık endişeleri yeniden alevlenirken İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Doğancı ise asıl tehlikenin Maymun Çiçeğinden çok daha büyük olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Levent Doğancı, Maymun Çiçeği hastalığının ötesinde, çiçek hastalığı gibi biyolojik tehditlerin Türkiye ve dünya için çok daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirterek, “Özellikle stratejik düzeyde saklanan çiçek virüsleri ve bu konuda ABD'nin attığı adımlar, küresel biyolojik güvenlik endişelerini daha da artırıyor” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından maymun çiçeği ile ilgili yapılan son uyarılar ve küresel salgın riskinin yükselmesi, bilim dünyasında derin yankı buldu. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Doğancı ise Maymun Çiçeği ile ilgili gelişmelerinden yola çıkarak, “Sadece Maymun Çiçeği değil, stratejik olarak daha büyük bir tehlike olan çiçek hastalığı da gündemimizde olmalı” şeklinde konuştu.
“3 YERDE SAKLANIYOR”
Dünya genelinde artan sosyal çalkantılar, terör ve savaşlarla birlikte, biyolojik tehditlerin önemini vurgulayan Prof. Dr. Levent Doğancı, 1978'de dünyadan sökülmüş gibi görünen çiçek hastalığı virüsünün, aslında DSÖ'nün Cenevre'deki stoklarında, Moskova'daki bir laboratuvarda ve ABD'nin Walter Reed Askeri Araştırma Laboratuvarı gibi belirli noktalarda saklandığını söyledi. Bu durumun virüsün potansiyel bir biyolojik silah olarak kullanılabileceği endişesi doğurduğunun altını çizen Prof. Dr. Doğancı, gelişmeleri farklı bir perspektiften ele aldı. Doğancı, Maymun Çiçeği’nin özellikle immün yetmezliği olan bireyler için tehlike oluşturduğunu kabul etmekle birlikte, çiçek hastalığının daha büyük bir risk taşıdığını vurguladı.
“1980’DEN SONRA DOĞAN NÜFUSUN YÜZDE 100 ÇİÇEK RİSKİ ALTINDA”
Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Doğancı, Türkiye’nin de bu biyolojik tehditlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, “MVA suşu elimizde olduktan sonra, iki üç ayda tüm nüfusumuza yetecek aşıyı üretebilecek bir potansiyele sahibiz. Türkiye’nin bu aşıyı stoklayarak hızlı bir şekilde üretime geçmesi gerekiyor. Özellikle 1980’den sonra doğan nüfusun yüzde 100 çiçek riski altında. Kimin neyi planladığını asla tahmin edemeyiz. Çiçek hastalığı çok etkili bir biyolojik silah ve ABD Kongresi, BM’in biyolojik silah konvansiyonunu 20 yıldır halen imzalamadı. Bu perspektifi de düşünmek ve daha kriz başlamadan Ankara suşumuzu getirip, üretip-depolamak gerektiği kanısındayım" dedi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.