Köy Enstitüleri geleneğinin sahibiyiz

Köy Enstitüleri geleneğinin sahibiyiz

Eğitim-Sen Gebze Şube Başkanı Eylem Bahadır, Köy Enstitüleri’nin 81’nci yılına yönelik açıklamada, Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktıklarını söyledi

KESK Eğitim-Sen Gebze Şube Yürütme Kurulu Başkanı Başkanı Eylem Bahadır, Köy Enstitüleri’nin 81’nci yılına yönelik açıklamada, Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktıklarını söyledi. Bahadır, “Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktığımızı, Köy Enstitülerinde olduğu gibi, gericiliğe karşı aydınlığı, sömürüye ve emperyalizme karşı eşit ve özgür bir gelecek mücadelesi sürdürdüğümüzün bilinmesini istiyoruz” dedi. Bahadır, “Köy Enstitüleri’nin 81’nci kuruluş yıldönümü kutluyoruz” başlıklı yazılı açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verdi:

“17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulmasının ardından Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici bir rol oynayan Köy Enstitüleri’nin 81. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.

ÜRETİM VE KALKINMAYA

YÖNELİK ÖĞRENİM

Türkiye nüfusunun yüzde 80’inin köyde yaşadığı, ülke nüfusunun büyük bölümünün okuma yazma bilmediği bir dönemde, ‘Eğitim üretim içindedir’ şiarını ilke edinerek kurulan Köy Enstitüleri, üretime ve kalkınmaya yönelik öğrenimi temel alan önemli ve tarihsel bir deneyim olarak bilinmektedir.

EKONOMİK VE KÜLTÜREL KALKINMA

Köy Enstitüleri kırsal yörede toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak; bu alanda gerekli insan gücünü yetiştirmek için kurulan temel eğitim kurumları olmuş, öğretmen yetiştirme sistemine yaptığı somut katkılar, aradan 81 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmamıştır.

ÖĞRETMEN YETİŞTİRDİ

TOPLUMSAL İŞLEV GÖRDÜ

Bugünün siyasi iktidarı tarafından hedef haline getirilen ve eğitim biliminin temeli olan karma eğitim sistemine dayanan Köy Enstitüleri’nde okutulan derslerin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i tarım, yüzde 25’i de teknik derslerden oluşmuştur. Beş yıllık öğrenim süresi olan Köy Enstitüleri’nde öğrencilerin ilk üç yıllık başarı düzeylerine bakılarak en başarılılar öğretmenlik mesleğine, diğerleri ise köy hizmetlerine yönlendirilmiştir. Toplumcu bir anlayışla kurulan Köy Enstitüleri aynı zamanda tarım işlikleri ve sağlık ocakları olarak toplumsal işlevler görmüş, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri bu okullarda yapılmıştır.

GÜNÜMÜZLE KIYASLAYINCA

ÖNEMİ DAHA İYİ ANLAŞILIYOR

Günümüzde öğrencilerin iktidar eliyle imam hatiplere, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirildiği, büyük bölümü dini içerikli seçmeli dersleri seçmeye zorlandığı, öğretmenlerin performans ve sınav kıskacına alındığı dikkate alındığında, Köy Enstitüleri’nin zengin ders içeriği, benimsediği öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin ne kadar önemli ve değerli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

YAPARAK VE YAŞAYARAK

ÖĞRENME SÜRECİ

Köy Enstitüleri’nin en önemli özelliklerinden birisi, günümüz Türkiye’sinin bir türlü kurtulamadığı eleştirmeyen, sorgulamayan, ezbere dayalı ve sınav merkezli eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmayı hedeflemiş olmasıdır. Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun üzerinden 81 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına rağmen, dönemin zor koşullarındaki eğitimin niteliği ile günümüz Türkiye’si arasında olumsuz anlamda çok büyük farklar olması düşündürücüdür.

SOĞUK SAVAŞ POLİTİKALARI

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin etkisi sonucunda Köy Enstitüleri soğuk savaş politikalarına kurban edilip kısa süre içinde kapatılmıştır. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyimi önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve hızla etkisizleştirilmiştir.

BUGÜNDE LAİK BİLİMSEL

EĞİTİME SAVAŞ AÇTILAR

Köy Enstitüleri’nin kapatılması, Türkiye’nin çağdaş, laik ve bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin ciddi anlamda kesintiye uğramasına neden olmuştur. Geçmişte Köy Enstitüleri’ni kapatan ve yarattığı tüm olumlu izleri silmeye çalışanlar, bugün laik bilimsel eğitime savaş açarak, karma eğitim uygulamalarını kaldırmak isteyerek eğitim sistemini dinselleştirmeyi ve ticarileştirmeyi hedeflemekte, eğitim sistemini iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmek istemektedir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.