KOCAELİ DEMOKRASİ GİRİŞİMİ: Barış hemen şimdi!
Kocaeli Demokrasi Girişimi, Ortadoğu'da yaşananlara, Hükümetin dış politikasına ve mültecilerin durumuna dair açıklama yaptı.
Kocaeli Demokrasi Girişimi Sözcüsü Bekir Yurdagül imzasıyla yayınlanan açıklama şöyle:
"Moskova zirvesi; İdlib'de yaşanan hava saldırısında 36 askerin hayatını kaybetmesinin ardından ülkemiz halkının 'İdlib'de ne işimiz var' sorusunu daha yüksek sesle haykırdığı bir dönemde gerçekleşmiş, zirvenin gerçekleştiği güne kadar da asker ölümleri sürmüştür. Karşımızda, Türkiye'nin 'ateşkes' dışındaki taleplerinin neredeyse hiçbirinin karşılanmadığı bir metin vardır. İdlib'de yapılan operasyona gerekçe olan talepler orta yerde dururken, tek haklı ve de yerinde soru 'Suriye'de ne işimiz var' sorusudur.
"BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK VARKEN..."
Hükümetin Suriye politikası ülkemizi adım adım Ortadoğu batağına çekmekle kalmamış, aynı zamanda bu halkın onlarca evladının da hayatına mal olmuştur. Komşularımızın iç işlerine müdahale etmeden, komşularımızla barış içinde yaşamak varken, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve Suriye halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesi hakkına saygı duymak varken, bu politikadaki ısrarın nedeni nedir? Neden bu ülke açlıkla, yoksullukla, işsizlikle boğuşurken kaynaklarımız tanka, silaha, bombaya harcanıyor? İdlib’te cihatçı çeteleri korumak neden milli çıkarımız oluyor? Neden barış içinde yaşamak varken, gençlerimizi, geleceğimizi kaybediyoruz? Bu sorular iktidar tarafından yanıtlanması gereken sorulardır. Bu sorulara verilecek haklı ve meşru hiçbir yanıt yoktur. Suriye politikasına dair eleştiri ve itirazlara kulaklarını tıkayanlar, 'en doğrusunu biz biliriz' diyenler ülkemizi de batağa sürükleyenlerdir. Bir an evvel bu yanlıştan dönülmelidir. Tüm yabancı ülkelerin askerleri Suriye'den çekilmeli, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemelidir. Komşularımızla barış içerisinde yaşamanın tek yolu budur.
"İNSANCA YAŞAM HERKESİN HAKKIDIR"
Hükümetin Suriye politikasının bedelini yalnızca Türkiye halkı ödemiyor. En büyük bedeli, dokuz yılı aşkın süredir devam eden iç savaş nedeniyle; çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan, sayıları 3 milyonu bulan mülteciler de ödüyor. Mülteciler bizim ülkemiz de dahil gittikleri her bölgede dışlanıyor, açlık ve yoksullukla boğuşuyor, sermaye içinse ucuz iş gücü oluyor. Yetmiyor kimi zaman lince ve saldırılara uğruyor. 'Kapılarımız açık, gelin' diyenler; o günden bugüne mültecileri Avrupa ile pazarlık konusu haline getirdiler. 27 Şubat'ta İdlib'te gerçekleşen saldırı sonucu 'sınır kapılarını açtık' diyerek, mültecileri taşımak için ücretsiz otobüsler ayarlayarak, binlerce mültecinin sınırlara yığılmasına neden oldular. Yunanistan'ın kapılarını açmaması nedeniyle tampon bölgede sıkışan mülteciler, Yunan askerlerinin saldırılarına uğradılar. Savaşsız, yeni bir hayat kurmaya çalışan insanların çaresizliğinden istifade eden insan tacirlerinin kucağına atıldılar. Tampon bölgede yaşanan bu insanlık dramına bir an evvel son verilmelidir. Hükümet mültecileri bir pazarlık aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeli, Türkiye'deki mültecilere hukuki statü verilmeli ve dünya devletleri sınırlarını mültecilere açmalıdır. İnsanca bir yaşam herkesin hakkıdır ve tüm dünya ülkeleri bunun gereğini yerine getirmelidir"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.