KOCAELİ BAROSU: Mesleğimizin onurunu koruyacağız!
Kocaeli Baro Başkanı Caner Karakadılar, “Avukatlar Günü’nde, öncelikle, mesleğimizin onurunu ve hukuk devletinin temel ilkelerini savunma kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Avukatlar, yalnızca bireylerin haklarını değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını ve demokratik toplum düzenini koruma sorumluluğunu taşımaktadır.’’dedi.
Kocaeli Barosu, 5 Nisan Avukatlar Günü sebebiyle tören düzenledi. İzmit Kent Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk bırakılmasıyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Törene, Kocaeli Baro Başkanı Caner Karakadılar, TBB Başkan Yardımcısı Bahar Gültekin Candemir, Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe, baro yöneticileri ve avukatlar katıldı.
AVUKATLARIN SORUMLULUĞU
Törende konuşan Baro Başkanı Caner Karakadılar, şu ifadeleri kullandı: “Geride bıraktığımız 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlamak yerine, hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığı, temel hak ve özgürlüklerin ağır baskı altında olduğu bir ortamda Kocaeli Barosu olarak doğru bildiklerimizi ifade etmek zorundayız. Avukatlar Günü’nde, öncelikle, mesleğimizin onurunu ve hukuk devletinin temel ilkelerini savunma kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Avukatlar, yalnızca bireylerin haklarını değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını ve demokratik toplum düzenini koruma sorumluluğunu taşımaktadır.
SAVUNMA MAKAMI SİSTEMATİK BİÇİMDE BASKI ALTINA ALINMAYA ÇALIŞILIYOR
Hukuk devleti ilkesinin aşındığı, yargının bağımsızlığının zedelendiği ve savunma makamının sistematik biçimde baskı altına alınmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin icrasını zorlaştıran hukuki, ekonomik ve sosyal engellerin giderek arttığı bir ortamda; savunma hakkını, meslek örgütlerimizin bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü koruma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Hukuk devleti ilkesi, bağımsız savunmanın varlığıyla kaimdir. Savunma makamını temsil eden avukatların serbestliği Avukatlık Kanunu’yla; avukatların meslek örgütü olan Baroların özerkliği ise Anayasa’nın 135’nci maddesi çerçevesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin demokratik meşruiyetini ve kendi organlarını serbestçe oluşturma hakkıyla teminat altına alınmaktadır.
SEÇİLMİŞ BARO YÖNETİMİ GÖERVEDN ALINAMAZ
Özellikle İstanbul Barosu’nun demokratik yollarla seçilmiş yönetiminin görevden alınması, savunma hakkına ve meslek örgütlerinin bağımsızlığına yönelik açık bir hak ihlalidir. Barolar yalnızca avukatların örgütü değil, aynı zamanda yurttaşların adalet mücadelesinin güvencesidir. Bir baro yönetiminin, hukuk tarihimizde darbe dönemlerinde dahi başvurulmamış bir yöntemle ve ilk kez uygulanan keyfi bir şekilde görevden alınması, hukukun araçsallaştığı ve yargının bağımsızlığının ciddi şekilde tehdit altında olduğunun en somut göstergelerinden biridir.
AVUKATLARIN YARGISAL VE İDARİ BASKILARA MARUZ BIRAKILMASI
Avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle yargısal ve idari baskılara maruz bırakılması, kamu gücünü elinde bulunduran merciler tarafından meslek örgütlerinin işlevsiz hâle getirilmeye çalışılması, Baroların kanundan kaynaklı görevlerini yerine getirmelerine ilişkin işlemlerinin dahi hukuki ve cezai yaptırımlara konu edilmesi asla kabul edilemez. Son dönemde ülkemizde hukuki düzlemde yaşanan gelişmeler, hukuk devleti ilkesinin açıkça ihlal edildiği ve toplumun tüm kesimlerine yönelik sistematik bir baskı uygulandığı izlenimi vermektedir. Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal eden, yürütmenin yargı süreçlerine doğrudan müdahale ettiği duygusunu güçlendiren hukuka aykırı çok sayıda uygulamaya tanıklık etmekteyiz.
“ADALET DUYGUSUNU DERİNDEN ZEDELEMEKTEDİR”
Bugün yüzlerce üniversite öğrencisi sadece anayasal haklarını kullandıkları için haksız ve orantısız şekilde tutuklu bulunmakta, bu şekliyle eğitim/öğretim hakları da ayrıca ihlal edilmektedir. Oysa hukukun evrensel ilkeleri gereği, tutuklama bir ceza değil, ancak en son çare olarak başvurulması gereken bir koruma tedbiridir. Tüm bu hukuksuz uygulamalar toplumdaki adalet duygusunu derinden zedelemektedir. Hukuka aykırı soruşturma işlemlerine son verilerek, tutuklama tedbirinin cezalandırma aracı olarak kullanılması uygulamasından vazgeçilmeli, hukuka uygunluk noktasında sıfır hata hedefiyle devam edilmelidir. Unutulmamalıdır ki; hukuka uygunluk denetimi bir lütuf değil, devlet olmanın gerekliliğidir!
BASINA YÖNELİK BASKILAR
Yine son günlerde, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik saldırılar da giderek artmaktadır. Haber yapan basın mensuplarının gözaltına alınıp, birkaç gün sonra bırakılması, basına uygulanan sansür, sosyal medya ve internete erişimin keyfi şekilde kısıtlanması, halkın haber alma hakkına doğrudan bir müdahale niteliğindedir. Özgür basın, demokratik bir toplumun en temel direğidir ve bu nedenle halkın haber alma hakkını engelleyen uygulamalar terk edilmelidir.Bağımsız savunma, yalnızca bireysel bir hak değil, toplumun hak arama özgürlüğünün en temel güvencesidir. Ancak mevcut ekonomik ve sosyal koşullar, avukatları güvencesizliğe mahkûm ederek, mesleğin toplumsal işlevini zayıflatmaktadır. Bugün mesleğimizin ekonomik ve sosyal güvencelerini savunmak, kutsal savunma hakkına ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak demektir. Yargının bağımsızlığının yok edilmesine, Baroların seçilmiş organlarının görevlerine yargı müdahalesiyle son verilmesi çabalarına ve hukukun üstünlüğünün zedelenmesine karşı meslek onurumuzu ve toplumun adalete olan inancını koruma kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.”
Kaynak:Tuğçe Yakıcı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.