Kimya tesisleri erken uyarı sistemleri kurmalı
Erken uyarı sistemlerinin 40-80 kilometre mesafedeki bir depremde 5 – 10 saniye zaman kazandırdığını belirten Prof.Dr. Şerif Barış, “İşletmeler özellikle doğalgaz ve patlayıcı madde içeren kimya tesislerinin bu tür bir erken uyarı sistemleri kurmalı” dedi
Afet “Geldim” der
Aktan USLU
8 – ‘El’deki pirinç. Evdeki bulgur
**
Ülkemizde başta iş sağlığı ve güvenliği olmak üzere insanı merkeze alan önlemlerde bazı çok iyi örnekleri hariç genelde kötü bir görüntü veren, bu tür gereklileri “maliyet” olarak gören sanayi / sermaye çevrelerine önemli ve insani bir öneri, sanayinin göbeğinden geldi.
Kocaeli Üniversitesi Yer Fiziği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Şerif Barış, Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi’nde, iş insanı merkezli sivil toplum örgütleri TÜRKONFED ve DOĞUMARSİFED işbirliğindeki “eğitim” diye tanımlanan panelde geldi.
UCUZ ETİN YAHNİSİ!
Prof.Dr. Şerif Barış, “İşletmeler özellikle doğalgaz ve patlayıcı madde içeren kimya tesislerinin bu tür bir erken uyarı sistemleri kurmalı. Dikkat edilmesi gereken, piyasada bizim web sensör dediğimiz ucuz cihazlar var. Bunlar uzun süreli kullanımlarda hem ısınma hem bozulma hem de kötü şartlarda performansın düşmesi ve hata, arıza oranı çok çıkıyor. O tür sistemlere güvenirlerse, ihtiyaç duyulduğu anda sistem maalesef sıkıntıya düşebilir.dedi. Akademisyen Barış, İMO Gebze Temsilciliği Başkanı Ahmet Kadı’nın önce bir değerlendirmede bulunup ardından, “Erken uyarı noktasında ne durumdayız?” sorusu ve değerlendirmelerine ayrıca özetle, şöyle yanıt verdi:
GEBZE’DE 15 BİN ÖLÜ.
KÖTÜ BİR SENARYO
“İstanbul’da bir değil 45 farklı deprem senaryosu, üç kere yapıldı. Öngörülen ortalama ölü sayısı 14 – 17 bin.
En büyük 7.5 büyüklüğünde bir depremde maksimim ölü sayısı 30 bin. –Kadı’ya atfen- Gebze’de 15 bin kişiyi öldürüyorsanız o çok kötü bir senaryo. Bütün bölgede de 15 bin kişiyi öldürmeyebilirsiniz çünkü fay çok uzakta.
İstanbul için bir hocamız parmak hesabı ile 50 bin binayı göçertti. 50 bin bina göçerse minimum 500 – 800 bin kişi ölür. Böyle bir deprem dünyada yok. Parmak hesabıyla bu işler olmuyor.
2002, 2007 ve 2018’de üç deprem senaryosu var İstanbul için. Japonlar ve KOÜ’nün çok deneyimli hocaları hazırladı. Bilime güvenmek gerekiyor.
ERKEN UYARI SİSTEMLERİ YAKIN
DEPREMLERDE ÇALIŞMAYABİLİR
Erken uyarı sistemleri yakın depremler için çalışmayabilir. Ama 5-10 saniye, 40 – 80 kilometre mesafede bir deprem için çok rahatlıkla çalışır. Nitekim Marmara’da sadece İstanbul değil Yalova, Bursa, Gemlik, Mudanya açıklarındaki faylar Kocaeli’ndeki bir yapıyı etkiler.
Bununla ilgili Yalova’da dört beş kimya tesisinin yer aldığı bir OSB’ye benim danışmanlığımda böyle bir elektrik, gaz, otomatik hareketli sistemleri durduracak sistem kuruldu.
BURSA GAZ BÜTÜN DOĞALGAZI KESECEK
Bursa Gaz bütün ana regülatörleri ile büyük bir deprem sırasında bütün doğalgazı kesecek. İvmeler çok yüksekse ana regülatör ve ana regülatörün etrafındaki, bir kilometredeki bütün regülatörleri kapatacak. Eğer ivme orta derecedeyse sadece vanayı kesip gazı havaya boşaltmayacak. İvme çok düşükse hiç gazı da kesmesine gerek yok çünkü doğalgazı kestiğinizde sorun gazı kesmek değil, abonelere vermek. Tek tek abonelere teknik ekibin gidip gazı açmaları lazım. O çok büyük bir bela.
Bursa’nın deprem erken uyarı sistemi AFAD tarafından bana verilen bir projeydi. Bursa’nın deprem erken uyarı sistemini bitirdik. Şu an AFAD’a öğretiyoruz. Sistemi kullanmaya başlayacaklar. Türkiye’de 2002 yılında bir tek İstanbul’da vardı, erken uyarı ve acil müdahale sistemi. İkincisi Bursa’ya kurduk.”
**
Eğitim müfredatındaki deprem
uygulamaya dönüştürülmeli
İnteraktif gerçekleşen panelde Evren Zincir Satınalma Müdürü Meriç Başyemenici, “Kamu spotları vesaire ile propaganda halkı uyarmakta, bilgilendirmekte yeterli mi?” diye sordu. Barış hayli agresif bir yanıt verdi:
Bunu bana sorana, ‘Önce aynaya bakın’ diyorum. Siz evinizde ne yaptınız, sonra bu soruyu yanıtlayın.
Elbette yeterli bulmuyorum. Afetin tanımı, bir olayda kaynakların yetersiz kalması, sistemlerin işlememesidir. Japonya ve Amerika günümüzde dünyanın en güçlü devletleridir, doğanın gücü karşısında çaresiz kalırız. Bizler Birleşmiş Milletler, 168 ülkenin imzaladığı çeşitli çerçeve anlaşmalarında 70 yıldır şunu söylüyoruz: Afetler önlenemez, zararlar azaltılabilir.
Herkes bir şeyler yapmak zorunda, elbette yeterli değil.
Ben size desem ki, MEB’in ilkokul eğitim müfredatında deprem eğitimleri var. Yeterli mi, değil. Bunun eğitim olması için uygulamaya dönmesi lazım.
HEPİMİZ “VATAN HAİNİ”YİZ!
Amerika, Japonya ve Uzakdoğu’daki bir sürü ülke deprem sırasında hedef küçülterek vücudunuza gelecek darbeleri, eşyaları, mobilya ve cam parçalarını sizi korumak için öğretiyorlar ki bunu AFAD da bulmadı. Biz 2000 yılından beri eğitimlerde öğretiyoruz. Biz de ‘vatan haini’yiz. Ülke, Bakanlık da, AFAD da ‘vatan haini.’
Yine bir deprem tehlikesi haritası yayınlanmış. Sosyal medyada çok izlenen teyzenin biri, ‘Komployu görüyor musunuz?’ diye yazmış. O harita 1996’da depreme dayanıklı yapıların yapılabilmesi için fay zonlarını birden beşinci dereceye gösteren bir haritadır. Bunun arkasında komplo arayan zavallı, hastalıklı bir zihniyetle nasıl mücadele edeceğiz, anlamıyorum. Keşke orta okullarda, lise ve üniversitelerde bu dersler mecburi olsa.
O TATBİKATIN SECDEYLE NE İLGİSİ VAR: Prof.Dr.Şerif Barış, Meriç Başyemenici’nin sorusu üzerine, “Memlekette, ‘çöp kapan tutun’ tatbikatı oldu. Sosyal medyada; komedyenlerden tutun da komplo teorisyenlerine kadar dalga geçenler, eleştirenler oldu. Hatta bazıları, ‘Biz Türk ulusuyuz. Bizi asla secdeye getiremez. Bu dış güçlerin oyunu’ dedi. Höst, daha da neler. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Bunun secdeye kapanmayla ne alakası var?” dedi.
**
MEDYADA DURUM…
Her yer bilimci
deprem uzmanı!
Soru üzerine - “Kıyı dolgularının çok büyük bir önemi yok. Ama zaman zaman deniz yükselince Donanma bile açıp telefon soruyor. ‘Hocam. Bu bir deprem emaresi mi? Savaş gemilerini kıyıdan uzaklaştıralım mı?’
Medyada maalesef depremle ilgili o kadar çok uzman var ki her yer bilimci, medyada deprem uzmanı. Hatta son zamanlarda inşaat mühendislerini bile deprem uzmanı diye televizyonlara çıkartıyorlar. Böyle bir karmaşa olunca televizyonlarda, sosyal medyada gördüğünüz en kahraman, en bilinen kişiler, toplumu en çok korkutan kişiler.
Uzmanlıkları asla sismoloji olmayan kişiler. Deprem yer küre içinde dinamikleri olan, 15-20 kilometrede gerilim biriktirip bizim çeşitli sismograf cihazları ile ölçüp analiz edebildiğimiz çok karmaşık bir yapı. O yüzden bunlara yer bilimci olarak değil de sismolog olarak yer almadığımız her yerde her türlü bilgi kirliliği var.
**
YARIN
Bizler depremi Kocaeli’de yaşayan kişiler Türkiye’nin depreme hazır olmadığını biliyoruz. Bunu deneyerek ve acı tecrübelerle edindik
Maalesef işverenler İSG uzmanlarının söylediği şekilde, ‘Hocam, genellikle zaman kaybı. Güç kaybı, ekonomik kayıp’ olarak düşünülüyor
Sanayinin artçı depremlerdeki iş kaybı
**
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.