Kararlı işçi “Mafya”yı  dahi sindirir. Sindirdi

Kararlı işçi “Mafya”yı dahi sindirir. Sindirdi

Petrol-İş Gebze'de 36 yıldır yaşananlar yazılsa, roman ve hatta dizi bile olurdu. Şubede 14 yılı aşkın süre başkan yardımcılığının ardından son 1.5 yıldır başkanlık yapan Eyüp Akdemir, “Mafyavari durumlar yaşadık. İşçimiz kararlıydı, sindirdik" dedi

slogan-1.jpg

** Gebze Bölgesi’nin sendikal örgütlenmede hayli aktif sendikalarından Petrol-İş Sendikası’nın Gebze Şubesi’nde 36 yıldır yaşananlar yazılsa, roman ve hatta dizi bile olurdu

** Şubede 14 yılı aşkın süre başkan yardımcılığının ardından son 1.5 yıldır başkanlık yapan Eyüp Akdemir, “Mafyavari durumlar da yaşadık. İşçimiz kararlıydı. Sindirdik” dedi

 

Gerek ülkemiz gerek bölgemizde sendikal örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek sıralamadan direk konuya girmek gerekirse, bu süreç içinde yaşananlara dair bilinen bir dizi, henüz çevrilmedi. Yapımcı firmalara sipariş edilse senaryoya konu bulmakta zorlanmayacakları ortada. Bu konuda “sıkıntı” kuvvetle muhtemel yayıncı kuruluşlarda.

SIKINTILI BİR DURUM

Giderek tekelleşen medyada işverenlerin ekseriyetle çok farklı iş kollarında da faaliyet gösteren alanlarda yer alması, sendikal örgütlenmeleri konu alan bir diziyi kanalında yayınlatması halinde “Kötü örnek” veya “Bindiği dalı kesmek” olabilir. Dizi yapımcısı firmalarda çalışan emekçilerin o örgütsüzlüğe rağmen çalışma sürelerine yönelik basına yansıyan tepkisi de cabası.  

BU BÖLÜMDE “OTOSANSÜR” YAPTIK

Gebze Bölgesi’nin sendikal örgütlenmede hayli aktif sendikalarından Petrol-İş Sendikası’nın Gebze Şubesi’nde 36 yıldır yaşananlar yazılsa, roman ve hatta dizi bile olurdu. Şubede 14 yılı aşkın süre başkan yardımcılığının ardından son 1.5 yıldır başkanlık yapan Eyüp Akdemir, “Mafyavari durumlar da yaşadık. İşçimiz kararlıydı. Sindirdik” dedi. Akdemir’den oranın hikayesini dinleyip kaleme alırken geçmiş yıllarda yaşanmış olması, yüksek olasılıklı yanıt hakkına da zemin açacak olmasından sebep, merak edipte sorana söylemek kaydıyla, isimlere otosansür uyguladık:

KADIN İŞÇİLERİN AİLELERİNE

KADAR BASKIYI YAŞADIK

“Patron şirketinde mafyatik ortamlar ile de zaman zaman karşılaştığımız oldu. Ç.K örgütlenmesinde mafyavari bir durum ortaya çıktı. Arka planda silahlı tehditler oldu. –Soru üzerine- Hayır, firma sahibinin o kişiyle akrabalığı yok. Memleketleri de farklı, sadece soyadı benzerliği. Çünkü o boyutu ile de araştırmıştık. İşveren bir dönem içinde yer aldığı OSB’nin başkanlığını da yapmıştı. Bu süreçleri de yaşadık ama işçi kararlıysa sindirir. Kadın işçilerin ailelerine baskıya kadar vardı.

SİYASİ BAĞLANTISI DA VAR DENİNCE…

‘Mafyavari’ yaklaşımlarda bulunan kişi işverenin amca oğlu, M.Ç diye biri çıktı. Siyasi bağlantıları olduğu da söylendi. O işyerinde Z.A adlı çalışma arkadaşımızın anılan partinin organı bir siyasi yapılanmada, genel merkez yönetiminde bir akrabası vardı o zamanlar. Durumu aktardık. ‘Nedir, ne değildir’ diye sorduk. Geçmişte kendi içlerinde yer aldığını ancak kovulduğunu söylediler. Bizim bu diyaloğumuzdan bir süre sonra o basınçta ortadan kayboldu.

YETER Kİ İŞÇİ KARARLI OLSUN

Jandarmada bizi ifadeye çağırdı o süreçte. İşçi örgütlü, bilinçliyse hiçbir gücün karşısında duramadığını gördük. Yeter ki işçi süreci sahiplensin, benimsesin. O taktirde insan gücünün karşısında hiçbir şey duramıyor. Ne sermaye, ne gayri hukuki davranan, ne devletin gayri hukuki kullanan kamu yöneticileri de duramıyor.”

afili-1.jpg

BERİCAP ÇOK PAZAR KAYBETTİ. FLORMAR TAMAMEN DEVRETTİ: Sendikal örgütlenmeler sonrası sendikaya aleni tavır alan işyerlerinde toparlanmanın kolay olmadığını kaydeden Eyüp Akdemir, “Flormar direnişi gerçekten hayli zordu. Kocaeli’nin önceki dönem Valisi, Flormar’ın patronu ile süreci değerlendirirdi.  Flormar’da çok cahilce, ani fevri kararlarla sıkıntılar yaşadı. Bericap’ta da işveren aynısını yapmıştı. Sermaye kendine ekonomik çok zarar verdi. Bericap toparlayamadı, çok pazar kaybetti. Flormar tamamını Fransızlar’a devretti diye duyduk” dedi.


 

7 işyeriyle devraldık

23 işyerine çıkardık

 

daralma-1.jpg

Şube başkanlığı öncesi idari başkan yardımcısı olarak sendika içi izlekte ikinci adamlığı üstlenen Eyüp Akdemir, “Sendikalarda özellikle ikinci adamların görevleri yüksektir. Şube başkanıyla birlikte koordineli şekilde saha çalışmalarını yapmak, idari süreçleri takip etmek, tabandaki nabzı yoklamak ve bunlarla birlikte sendikal faaliyetlere bir yol haritası belirlemek. Ekip çalışmasıyla birlikte bunları yapabiliyorsan başarılı sonuçlar ediniyorsun” dedi. 7 işyeriyle devraldıkları şubeyi günümüzde 23 işyerinde örgütlü bir hale getirdiklerini kaydeden Akdemir şöyle devam etti:

4 BİN 500 ÜYEYE

KADAR ERİŞMİŞİZ

“2004’te göreve geldiğimizde, Petrol-İş geride kalan yıllarda ciddi anlamda kan kaybına uğramıştı. O kan kaybı şubeyi üye sayısı olarak şubeyi bin 70’lere kadar geriletti. Marshall, Teklas, Emin-İş gibi kötü süreçler yaşadık. Eski kayıtlara baktığımda şubenin geçmişte 4 bin 500 üye sayısına kadar yükseldiğini tespit ettim.

TEKLAS’TA BAŞARAMADIK

AMA DENEYİM EDİNDİK

Süleyman Başkan’ın bu bölgede görev yapmasına dair avantajımız elbette vardı. Çünkü geçmiş süreci iyi bilenlerden biri. Nerede hata yapıldığını, nerede eksik kalındığını biliyordu.  Ve yeni yol haritaları belirlerken aynı hatalara düşmeme adına bir takım prensip kararları oluşturduk. O kararlarla birlikte tekrar yeni örgütlenme hamlesi başlattık. İlk etapta göreve gelir gelmez Teklas örgütlenmesiyle ilgili bir süreç yaşadık. Teklas’ta sahadaki örgütlenme eksiklerimizi gördük. Başarılı olamadık ama bize örgütlenme anlamında çok önemli bir tecrübe kazandırdı.

PANDEMİ İLE BİRLİKTE

İŞÇİ SAYISINDA DARALMA

Ondan sonraki süreçte bıkmadan, usanmadan çalışmalarımız devam etti. Şubeyi 7 işyeri, bin 70 üye ile teslim almıştık. Süleyman Başkan’ın genel başkan seçildiği 2019 yılının eylül ayında 23 işyerinde 3 bin 600 üyeye ulaştık. Pandemiyle birlikte daralma yaşadık. Gerek 2004’te göreve geldiğimizde örgütlü olduğumuz 7 işyeri, gerekse 2019 itibariyle toplam 23 işyeri halen şubemizin örgütlü olduğu işyerleridir.”

 

Sahadan gelmem

sendikamın avantajı

 

balkonda-1.jpg

Şube başkanlığına işçilik, baştemsilcilik ve başkan yardımcılığından geçerek, sahadan gelmesinin sendikası için avantaj olacağını kaydeden Akdemir şöyle devam etti: “Çünkü baştemsilcilik yaparak sendikal faaliyetin nasıl yönetilip yürütüldüğü, tabanda fabrikadaki işçinin sorunlarının üst yönetime nasıl aktarıldığı konusunda tecrübemiz zaten var. 15 yıl boyunca yer aldığım başkan yardımcılığında da sahayla iç içe görev yaptık.

DURUMA HÂKİMİZ

Bu süreçte de çok ciddi anlamda örgütlenmeler yaptığımız için sahadaki tecrübemiz özellikle Gebze kamuoyunda iyi derecede diyebilirim. Bundan sonraki süreçte hem örgütlenme hem tabandaki insanlarla diyalog anlamında işyerlerindeki toplu sözleşmelerden işçilerimizin problemlerine kadar duruma hâkimiz. Bu deneyimin getirdiği avantaja hangi sorunla ne şekilde karşılaşacağını ve çözümü için ne yapılması gerektiğini bilerek hareket ediyorsun. Bu tabi ki avantaj oluşturuyor.

 

 

ÇÜNKÜ İŞÇİLER HAZIRLIKLI VE KARARLIYDI

 

Pasell Boya’da sorunsuz örgütlendik

 

tdplanti-1.jpg

 

Petrol-İş Gebze’nin geçen dönem örgütlenme çalışmasına başladığı Pasell Boya’da sorunsuz şekilde toplu sözleşme imzaladığını kaydeden Eyüp Akdemir bunda etkenin de işçi tabanının hazırlıklı olması olduğunu söyledi: “Hiçbir işverenin böyle bir durumda, ‘Buyurun gelin’ diyenini görmedim açıkçası. En önemlisi tabanın hazırlanması. O sendikal sürecin ön hazırlığı çok önemli.

ALTI AYLIK EĞİTİM

En kısa altı ay süreli ilk adımda işçilere sendikanın, mücadelenin ne olduğunu, yasaların ne hak verdiğini ama bu işverenin nasıl çiğneyebileceğini ve neler yaşayabileceklerini tüm detaylarıyla anlattık.

İŞVEREN NABZI BÖYLE ÖLÇÜYOR

Çok gizli bir örgütlenme yürüttüğünde dahi işveren, Bakanlıktan yetki belgesinin gelmesiyle birlikte o işyerinde sendika çalışması yapıldığının farkına varıyor. O anlamda çok akıllıysa bir işveren süreçlerle ilgili uzman kişilerle çalışıyorsa yoklayarak hareket ediyor. Tabandaki nabzı ölçmeye çalışıyor. Bir takım hakları, menfaatleri, sıkıntıları çözmeye çalışacak vaadi ile işçilere daha ilgili alakalı davranmaya çalışıyor.

ÖNCÜLER YIPRATILIYOR

İşçiyi ikna edemezse ikinci hamle geliyor. Öncüleri tespit etmeye çalışıyor. Öncüler üzerinden cümle kurmaya. yıpratmaya çalışıyor. Onlar öncelikle işvereni yıpratma hareketine gitmeye çalışıyor. ‘Bak bunun derdi zaten tazminat. İşten ayrılacaktı. Bana geldiydi. Tazminat istedi’ gibi cümleler kurarak onu yıpratmaya çalışıyor.

KARŞILIKLI MÜZAKERE HAMLESİ

Bu esnada biz de ikinci hamlemizi yapıyoruz. İşverenle temas kurabileceğimiz yetkili kişilerin bilgilerini alıyoruz. O yetkiliyle telefon trafiğini nezaketen de olsa gerçekleştiriyoruz. Bilgilendiriyoruz. Karşılıklı müzakere talebinde bulunuyoruz. İşçilerin talebi neyse anlatalım, diyoruz. İyi niyetli cümleler kuruyoruz. Buna zaman zaman evet talebi geliyor, görüşüyoruz. Bazen hayır talebi geliyor.

EKONOMİLERİNE DOKUNUNCA

GÖRÜŞMEYE YANAŞIYORLAR

Hayır, talebi gelmesi halinde üretimden gelen gücümüz olduğu için yasal süreci de gözeterek üretimlere ufak ufak hamle yapıyoruz. Sermayenin ekonomisini bozacak noktaya dokunduğun andan itibaren mutlaka bir temas ortaya çıkıyor. Masa kurulduğunda da, bugüne kadar kurulan masalarda müzakerelerden yüzde 99 başarılı çıktık. Çünkü orada işimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.

ZAMAN ZAMAN ESKİLERE ANLATTIRIYORUZ

İşçiyi tüm detaylara dair bilgilendirip bilinçlendirmek çok önemli. Bölündüğü veya farklı, ayrı hareket ettiğinde başına ne geleceğini bilecek işçi. Böylesi durumlarda birlikte hareket olumlu sonuç verdiği için, bunu örnekleriyle birlikte anlattığımızda sonuç alıyoruz. Zaman zamanda bizim daha önceki örgütlenmelerimizi yaşayan arkadaşlarla da sohbet etme imkânı buluyoruz. Bunları anlatınca insanlara güven geliyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.