Kanserli tiryakiyse Dilovası da bahane!
ASM Radyasyon Onkolojisi Ana Bölüm Başkanı Prof.Dr.Hale Başak Çağlar’ın “amatörce” gözlemlerine göre bölgemiz ve ilimizdeki kanser vakalarında da ana tetikleyici, malum alışkanlığımız: “İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Onda
“Benim gözlemlediğim, amatörce gözlemlediğim, kanser tanısı alan hastalardaki en önemli risk nedeni sigara. Sigarayı göz önüne almadan diğer faktörleri tartışmak bence ciddi bir bahane üretmek olur. Önce sigarayı hayatımızdan azaltmak gerekiyor çünkü her yerde kendini gösterir. İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Ondan kanser oldum’u sorgulamaması gerekiyor bence.”
O KONU HALK SAĞLIĞI UZMANLARININ KONUSU
Yukarıdaki sözler Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Hale Başak Çağlar’a ait. Çağlar hastaneye kanser tedavisi için kazandırılan üç yeni cihazın tanıtımına dair düzenlenen geçen yıl eylül ayında düzenlenen basın toplantısında, gazetecilerin soruları üzerine gerek kanser, gerekse kanser tedavisi ve biçimlerine yönelik değerlendirmede bulundu. Çağlar bir soru üzerine; Gebze ve Kocaeli bölgesinde hangi kanser çeşidinin daha yoğun olduğuna dair objektif bir değerlendirmelerinin olmadığını, bu araştırma konusunun halk sağlığı uzmanlarının konusu olduğunu kaydetti ancak soruyu da, tamamen yanıtsız bırakmama nezaketi gösterdi:
SUBJEKTİFLİK BİLİMLE UYUŞMAYAN BİR ŞEY
“Benim uzmanlık alanıma girmiyor ama mutlaka araştırılması gereken bir konu. Eminim ki halk sağlığı uzmanları araştırıyordur. Benim uzmanlık alanıma girmiyor. Onların adına, başka bir anabilim dalı adına gözlem yapmak çok kolay değil. Çünkü gözlem çok sübjektif. Bize belli gruplardan hastalar geliyor. Bu gruptan gözlem yaparsam, bize gelmeyen hastaları gözardı etmiş olurum. Bu sübjektifliği arttırır, bilimle uyuşmayan bir şey. Dolayısıyla kolay değil böyle bir yorum yapmak.
SİGARA VARSA… GERİSİ BAHANE!
Benim gözlemlediğim, amatörce gözlemlediğim, kanser tanısı alan hastalardaki en önemli risk nedeni sigara. Sigarayı göz önüne almadan diğer faktörleri tartışmak bence ciddi bir bahane üretmek olur. Önce sigarayı hayatımızdan azaltmak gerekiyor çünkü her yerde kendini gösterir. İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Ondan kanser oldum’u sorgulamaması gerekiyor bence. Bunun dışında stres, yaşam tarzı ve hayat tarzımız. Buna beslenme de giriyor, stres de giriyor, her şey giriyor. Her şeyi birbirine kombine olarak giriyor. Bu yaşam tarzımız kalitesizleştikçe ki buna etken olan pek çok faktör var hayatımızda, kansere yakalanma olasılığımız artıyor.
YAKALANMAMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ
Aynı zamanda kanseri tanımlama için sistemler de gelişiyor. Eskisine göre daha çok insana kanser tanısı konuluyor ama erken dönemde kanser tanısı konulan yöntemler de gelişiyor. Tanı koyma oranı da artıyor. Eminim tüm dünyada da öyledir ama özellikle ülkemiz için önümüzdeki yıllar içerisinde en az kalp hastalıkları kadar ölümcül, riskli ve maliyetli bir tedavi olacağının farkındayım. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Tabi ki bizim önemli bir halk sağlığı sorunumuz. Kansere yakalandıktan sonra ki tedavi değil, ‘Kansere yakalanmamak, kanser olmamak için ne yapmalıyız’a yönelik ciddi bir yatırım ve konsantrasyon ayırmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Kanserli tiryakiyse
Dilovası da bahane!
** ASM Radyasyon Onkolojisi Ana Bölüm Başkanı Prof.Dr.Hale Başak Çağlar’ın “amatörce” gözlemlerine göre bölgemiz ve ilimizdeki kanser vakalarında da ana tetikleyici, malum alışkanlığımız: “İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Ondan kanser oldum’u sorgulamamalı.”
“Benim gözlemlediğim, amatörce gözlemlediğim, kanser tanısı alan hastalardaki en önemli risk nedeni sigara. Sigarayı göz önüne almadan diğer faktörleri tartışmak bence ciddi bir bahane üretmek olur. Önce sigarayı hayatımızdan azaltmak gerekiyor çünkü her yerde kendini gösterir. İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Ondan kanser oldum’u sorgulamaması gerekiyor bence.”
O KONU HALK SAĞLIĞI UZMANLARININ KONUSU
Yukarıdaki sözler Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Hale Başak Çağlar’a ait. Çağlar hastaneye kanser tedavisi için kazandırılan üç yeni cihazın tanıtımına dair düzenlenen geçen yıl eylül ayında düzenlenen basın toplantısında, gazetecilerin soruları üzerine gerek kanser, gerekse kanser tedavisi ve biçimlerine yönelik değerlendirmede bulundu. Çağlar bir soru üzerine; Gebze ve Kocaeli bölgesinde hangi kanser çeşidinin daha yoğun olduğuna dair objektif bir değerlendirmelerinin olmadığını, bu araştırma konusunun halk sağlığı uzmanlarının konusu olduğunu kaydetti ancak soruyu da, tamamen yanıtsız bırakmama nezaketi gösterdi:
SUBJEKTİFLİK BİLİMLE UYUŞMAYAN BİR ŞEY
“Benim uzmanlık alanıma girmiyor ama mutlaka araştırılması gereken bir konu. Eminim ki halk sağlığı uzmanları araştırıyordur. Benim uzmanlık alanıma girmiyor. Onların adına, başka bir anabilim dalı adına gözlem yapmak çok kolay değil. Çünkü gözlem çok sübjektif. Bize belli gruplardan hastalar geliyor. Bu gruptan gözlem yaparsam, bize gelmeyen hastaları gözardı etmiş olurum. Bu sübjektifliği arttırır, bilimle uyuşmayan bir şey. Dolayısıyla kolay değil böyle bir yorum yapmak.
SİGARA VARSA… GERİSİ BAHANE!
Benim gözlemlediğim, amatörce gözlemlediğim, kanser tanısı alan hastalardaki en önemli risk nedeni sigara. Sigarayı göz önüne almadan diğer faktörleri tartışmak bence ciddi bir bahane üretmek olur. Önce sigarayı hayatımızdan azaltmak gerekiyor çünkü her yerde kendini gösterir. İnsan fosur fosur sigara içiyorsa, ‘Ben Dilovası’nda oturuyorum. Ondan kanser oldum’u sorgulamaması gerekiyor bence. Bunun dışında stres, yaşam tarzı ve hayat tarzımız. Buna beslenme de giriyor, stres de giriyor, her şey giriyor. Her şeyi birbirine kombine olarak giriyor. Bu yaşam tarzımız kalitesizleştikçe ki buna etken olan pek çok faktör var hayatımızda, kansere yakalanma olasılığımız artıyor.
YAKALANMAMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ
Aynı zamanda kanseri tanımlama için sistemler de gelişiyor. Eskisine göre daha çok insana kanser tanısı konuluyor ama erken dönemde kanser tanısı konulan yöntemler de gelişiyor. Tanı koyma oranı da artıyor. Eminim tüm dünyada da öyledir ama özellikle ülkemiz için önümüzdeki yıllar içerisinde en az kalp hastalıkları kadar ölümcül, riskli ve maliyetli bir tedavi olacağının farkındayım. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Tabi ki bizim önemli bir halk sağlığı sorunumuz. Kansere yakalandıktan sonra ki tedavi değil, ‘Kansere yakalanmamak, kanser olmamak için ne yapmalıyız’a yönelik ciddi bir yatırım ve konsantrasyon ayırmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.