Kadınlar haykırdı: Vazgeçmiyoruz
Gebze Kadın Platformu’nun 25 Kasım etkinliğinde kadınlar haykırdı: Özgürlüklerimizden, haklarımızdan, yaşamlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz
25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde Gebze’de kadınlar, Gebze Kadın Platformu’nun eyleminde biraraya geldi. Hayli renkli gösterilere sahne olan yürüyüş, Osman Yılmaz Mahallesi’ndeki trafo meydanında kadınların bir araya gelmesiyle başladı. Kadınlar Şehit Numan Dede Caddesi’nde kaldırım boyundan, 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’na sloganlar eşliğinde yürüdü ve haykırdı: Özgürlüklerimizden, haklarımızdan, yaşamlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz.
GENİŞ KATILIM
Yürüyüş ve basın açıklamasına CHP, HDP, EMEP, SOL Parti, Türkiye İşçi Partisi’nin Gebze İlçe Örgütleri; Birleşik Metal-İş, Petrol-İş ve Eğitim-Sen ile birlikte EYT Gebze, ÇYDD, ADD’nin de aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleri başkan, yönetici ve üyeleriyle katılıp destek verdi. Basın açıklamasının ardından halay ve oyunlar ile etkinlik sona erdi. Güne dair basın açıklaması Eğitim-Sen Gebze Şube Kadın Sekreteri Meryem Meriç tarafından okundu. Meriç açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
MÜCADELE BAYRAĞI
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü; insanlık tarihinde kadınlara yönelen şiddetin, bir insanlık ayıbının kötü tarihi olduğu gibi esas olarak kadınların erkek egemen sisteme karşı duruşunu, dayanışmayı ilmek ilmek örerek büyüttüğü tarihtir. Her 25 Kasım’da dünyanın her yerinden kadınlar seslerini birleştiriyor, erkek devlet şiddetine karşı mücadele bayraklarını yükseltiyorlar.
Kadınlar hayatlarını çalan erkek şiddetine, iktidarın bu şiddeti cesaretlendiren, sırtını sıvazlayan kadın düşmanı söylem ve politikalarına, kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılara, toplumsal yaşamı dini kurallara göre düzenlerken yaşamlarımıza çizdiği karanlık sınırlara karşı her zaman olduğu gibi bugün de isyanı hep birlikte büyüttük ve büyütmeye devam edeceğiz.
DAHA DA DARALTILMAK İSTENİYOR
İki yıla yakındır süren pandeminin etkisi tüm olumsuzluğuyla devam ederken, salgını kadınlar olarak artan şiddet, yoksulluk, işsizlik ve emek gaspı nedeniyle daha da ağır yaşıyoruz.
Yakın zamanda Çilem Doğan’ın yargılama sürecinde yaşadığımız gibi, ölmemek için, kendilerine sistematik şiddet uygulayan erkeği öldürmek zorunda kalan, özsavunma hakkını kullanan kadınları cezalandırırken, kadınlara, çocuklara, LGBTİ+lara yönelik şiddetin her geçen gün arttığı, şiddet uygulayanların erkek yargı aracılığıyla cezasız bırakıldığı bir süreçte önce İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, şimdi de 6284 hedefe konularak yaşam alanlarımız daha da daraltılmak isteniyor.
BU KARANLIĞI TANIYORUZ
Siyasal İslamcı rejimlerin iktidarda olduğu tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hayatlarımız karanlığa teslim edilmek isteniyor. Biz bu karanlığı dinci gerici bir azınlık istiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla feshedilmesinden, ‘9 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir’ fetvalarından, kız çocuklarına oğlan çocuklarının ayaklarının yıkatıldığı sübyan mekteplerinden, adım adım dinselleştirilen eğitimden, işsizliği kadınların çalışmak istemesine bağlayan bakan demeçlerinden, kadının yerini evi, görevini de kocaya itaat olarak gören muktedirlerden, LGBTİ+ları hedef göstererek onlara yönelik şiddetin bizzat kışkırtıcısı olan iktidar sahiplerinden, gökkuşağı renklerine yönelik yasaklardan, haklarını aramak için alanlara çıkan kadınlara yönelen devlet şiddetinden, şiddet faillerini koruyan, cezasız bırakan yargı pratiklerinden, pandemi fırsatçılığıyla taciz, tecavüz, istismar faillerinin salıverilmesinden, kız çocuklarının giderek örgün eğitimden koparılmasından, çocuk yaşta zorla evlendirilecekleri düzenlemelerin yasa kılıfına sokulmasından tanıyoruz.
AKP/MHP iktidarı bir yandan kadın düşmanı politikaları hayata geçirirken diğer yandan savaş politikalarına hız kesmeden devam ediyor. Militarist ve kutuplaştırıcı siyasetin sonuçları daha fazla erkek devlet şiddeti, gittikçe vahşileşen yöntemlerle işlenen kadın cinayetleri ve daha fazla gözaltı, tutuklama ve işkence olarak karşımıza çıkıyor. Emperyalizmin kan gölüne çevirdiği Ortadoğu’da dün IŞİD ve ÖSO gibi dinci gerici örgütlerle kurulan ittifakın kadınların yaşam hakkı başta olmak üzere var oluşlarına dönük saldırılar karşısında kadınların özgürlük mücadelesine tanık olduk. Bugün Afganistan’ın Taliban iktidarına bırakılmasıyla kadınların yine kendilerine çizilen sınırları kabul etmediğine, direnişlerine tanıklık ediyor ve direnişlerini selamlıyoruz.
VAZGEÇMİYORUZ
Biz kadınlar yaşamlarımızın her alanında, ‘Ne korku, ne gözyaşı, ne utanç yıldıracak bizi, daha özgür bir dünyayı kadınlar birlikte kuracak’ demek için bugün buradayız.
Sigortasızlığa, düşük ücrete ve esnek çalışma şartlarına karşı, ‘Güvenceli iş güvenceli gelecek’ demekten,
Erkek – Devlet şiddetine, pandeminin ve ekonomik krizin bedelini kadınlara yükleyenlere ve kadın yoksulluğuna karşı mücadele etmekten,
Okulda, işte, sokakta ve hayatın her alanında maruz bırakıldığımız şiddete ve cinsel tacize karşı dayanışmayı büyütmekten, gericiliğe ve yozlaşmaya karşı laikliği, savaşa, işgallere, katliamlara, sömürüye ve ırkçılığa karşı barışı ve kardeşliği savunmaktan,
Homofobi ve transfobiye karşı burdayız, alışın demekten,
Üzerimizdeki baskı, sömürü ve eşitsizliğe karşı örgütlü mücadeleden,
Bir gece yarısı kararnamesi ile yaşamlarımızı yok sayanlara karşı İstanbul Sözleşmesi’nden, kadınlara, LGBTİ+lara ve çocuklara yönelik şiddeti meşrulaştıranlara karşı yaşamlarımızı savunmaktan, tırnaklarımızla kazıya kazıya kazandığımız yasal haklarımızdan, 6284’ten, TCK-103’ten,
Özgürlüklerimizden, haklarımızdan, yaşamlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz.
Düşlerimizi, gülüşlerimizi, mücadelemizi asla teslim alamayacaksınız; geceleri, sokakları, meydanları, iş yerlerimizi, okulları, kampüsleri terk etmiyoruz; kadınlar vardır, kadınlar her yerde.
Yaşasın kadın dayanışması. Yaşasın eşit ve özgür bir yaşam mücadelemiz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.