KADINLAR AŞAĞILANMAYI Asla AFFETMEZLER…..
Bundan iki bin yıl önce, memleketin birinde, yerin metrelerce altında bir zindanın demirden olan kapıları yavaş yavaş açılır. Bu zindanın karanlık bir yerinde yılanların, çıyanların, insan yiyen farelerin ortasında, orta yaşlı, çok yakışıklı ve güzel bir adam zincire vurulmuştur.
Bir gün açılan o demir kapılardan dünya güzeli genç bir kadın girer içeri. Kapıları bu kadın açtırmıştır.
İçerdeki adamı görmek istemektedir.
Burada bir ip ucu vereyim:
Bu güzel kadının ismi Solome’dir. Solome anlatacağım bu olaydan sonra dünyaca tanınan bir kadın olacaktır. Hıristiyanlık dünyasında çok önemli bir yeri vardır.
Solome, zindandaki bu adamı görür görmez aşık olur. Büyük aşklar hep böyle başlar ya….
Bir süre dili tutulur, konuşamaz, boşlukta kalır.
Solome sonra adama yaklaşır, kendisine aşık olduğunu, bu zindandan kurtarmak istediğini söyler. Adam Solome’nin tüm isteklerini reddeder.
Solome adama; ‘Son bir kez müsaade et, seni öpeyim” diye yalvarır. Ama Solome’nin bu isteğini de reddeder. Bardağı taşıran son damla olur adamın bu reddedişi.
Onlarca erkeğin önünde diz çöktüğü bu dünya güzeli kadın, bu adam tarafından böyle aşağılanışı O’nu adamdan intikam almaya yönlendirir.
Bir kadın için bundan daha büyük bir aşağılanma olamaz. Kadının onurunu kıran, onu intikam almaya yönlendiren iki şey var;
Biri, aldatılması,
Diğeri farklı biçimlerde aşağılanmasıdır.
Solome daha zindandayken adamdan alacağı intikamın yöntemlerini planlamıştır ve birkaç saat sonra da zaten insanlık tarihinin gördüğü en zor, en acı verici intikam işlenir.
Sanırım o anlarda zaman durmuştur. Vicdanlar da susmuştur.
İnsanlık, reddedilen bir kadının neler yapacağına şahit olmuştur. Kadınların işledikleri suçların çoğu ya böyle aşağılanma, ya da aldatılmadır.
O intikam sahnesi ne ondan önce görülmüş, bilinmiştir ne de ondan sonra günümüze kadar böyle bir dram görülmüş, duyulmuştur.
Solome bir yolunu bulur, o adamı zindana attıran kralla görüşür. Krala yaptığı bir raks sırasında bu intikam alma fikrini söyler, kral reddedemez. Biraz sonra bir altın tepsi içinde zindandaki adamın kafası Solome’nin önüne getirilir.
Solome kesilmiş bu başı eline alır, adamı ağzından öper, ağzına adamın kanı bulaşır.
Ben, Solome’ye büyük bir hayranlık duydum.
Hem de Solome’den korktum.
Bu öykünün erkek kahramanını okurlarımın tanıyacağını biliyorum.
Sevgili okurlarım,
Bu erkek kahramanı bilip, hatırladığınız zaman bu öykünün nerede geçtiğini de, o kralın kim olduğunu da öğreneceksiniz.
Solome’nin ismini bu yüzden yazdım.
Aşıklar birbirlerinin işkence kardeşi gibidirler.
Dünyadaki hiçbir şeydeki aşk acısındaki kadar birbirlerini anlayamazlar.
Kadınlar çektikleri acıları, aşağılanmaları biriktirirler, zamanı geldi mi……….koyarlar.
Kahu Arzu, kahu Kanber….
Öyle ya, her aşığın bir ahı vardır……
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.