Hatırlarsanız, 5 Eylül 2012 tarihinde,Afyonkarahisar'da bir mühimmat deposu patlamıştı.
25 askerimiz şehit olmuş,4 askerimiz yaralanmıştı.
Depo,el bombalarını depolamak için kullanılıyordu.
Olayın ardından açıklama yapan TSK,nedeni bilinmeyen bu elim kazada ölen şehitlerimize
rahmet,ailelerine sabır temennilerinde bulunarak;
"Olayla ilgili idari ve adli soruşturmaya başlanmıştır." demişti.
İşte bu elim kazanın bilinmeyen nedenleri bulundu.
Deponun sorumlu çavuşu,olayı tüm açıklığıyla, keşif komutanına anlatmış.
Beş depodan çıkarılan el bombaları (mühimmatlar),bu depoya sıkıştırılmış.
Sorumlu çavuşun yalancısıyız, "standarlara aykırı biçimde" istiflenmiş.
İstifleme yapılırken tavanda ve yanlarda bırakılması gereken boşluk bırakılmamış.
120 santimlik koridor  oluşturulması gerekiyormuş,o da yok.,!
İşin traji komik noktası ise,sittin seneden fazla ömürlü bombaları,kıytırıktan sandıklarla,
kıytırıktan iplerle taşıyormuş askerler...
Ne oldu?
25 ananın yüreciği yandı...
 
Askeriye mensubu bir arkadaş anlatmıştı.
Askeri tatbikat, askeri eğitim ve askeriyede gerçekleşen kazalarda şehitlik mertebesine
erişen askerler,EĞİTİM ZAYİATI olarak işlenir kayıt defterlerine!

Ölen askerlerin ailesine hesap verilmesi gerekmektedir fakat bu gibi olaylarda

aileye eğitim zaiyatı denip  ve olay kapanır...

Sen dokuz ay taşı,dünyaya getir.
Uyuma,yeme,içme gözünden sakınarak büyüt.
Vatana,millete hayırlı evlat olsun diye okullara gönder.
Sırası gelince vatanını korumaya uğurla.
Sonra birgün, Eğitim Zayiatı olarak işlensin adı kayıtlara!
"Adli-idari soruşturmalara başlanmıştır." de geç...
Giden gitmiştir,kalan sağlar bizimdir!
 
Yine saf bir merak olacak ama sormadan edemiyeceğim.
Hani sorsam da kimse tınlamayacak ama olsun...
(Tebasının hatasından sorumlu olan tebanın başıdır) görüşünden yola çıkarak
"Bizim önceliğimiz bedelli" diyen Adalet ve Kalkınma Partisinin adil başbakanı,
Ölen onlarca Hasan,Hüseyin,Ethem,Mehmet,Ali'lerin vebaliyle
Nasıl uyuyorlar?
Demiştim ya,benim ki saf bir merak işte...
 
*****
 
MUTLUKENT DERELERİ
 
(Akar kokayi kokayi)
Bu hafta buraya yazmazsam,Mutlukent sakinleri beni afaroz edecek artık.
Efendim derdimiz büyük.
Bakmayın oturduğumuz yerin MUTLU olarak anıldığına.
Nerede sorun varsa,hepsi top-yekûn buraya toplanmış.
Okul yolu trafiği dedik ilgilenildi!
Arıtma koku yapıyor dedik,hemen halledildi!
Çayırova hududunda kalan, bir adım ötesi arazimiz zenginleştirildi.
Son derece modern,havuzlu siteler  konduruldu üç-beş tane.
Seyret seyret için açılsın!
Kentsel dönüşümün keyfini çıkar!
Hepsine amenna ama,bir de şu dere var ya dere...
Hani Mutlukent-Çayırova hududunu belirleyen derecik!
O bir ıslah edileydi iyiydi yahu.
Yıllardır yazıp duruyoruz gerekli merciilere.
Bu akan,kokan,bol haşereli,fareli pislik yuvasını kapatın diye.
Sivrisinek tarafından ısırılmaktan,sivri familyasına dönüşeceğiz artık.
Sesimizi duyan yok arkadaş ya!
Adımız çıkmış Mutlu'ya, -mutludur onlar mutlu- deyip bakmıyor kimse.
Gebze'de çarşı pazar,sahil heryeri ziyaret eden sevgili belediye başkanımız,
bir gece bizim davetlimiz olun lütfen.
Açın halinden tok anlamazmış misali,sineklerimizle tanışırsanız takdiriniz irfan olur
efendim.
Bir arkadaşımız, bu yönde mevzuata uygun dilekçe vermiş.
Hatta imza kampanyası bile başlatıldı.
Amma velakin başvurulan birim öbürüne,öbürü diğerine paslayarak geçinip
gidiyoruz aralarında.
Ne olduğunu anlamadığım bir takım çalışmalar var.
Voyvoda'nın tahta kazıklarından çakıp duruyorlar dereye ama ne işe yarar bilmem.
Sayın yetkililer lütfen acil bir el atın.
Malum günlere gelmeden halledilsin bu mesele de,aramız hoş olsun...
Mutlu mutlu yaşayalım kentimizde.
 
Mutlu günler efendim cümlenize...