Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

İNSANI ANLAMAK

İNSANI ANLAMAK

Dün güne iyi başlamıştım.

Güne kimseye bulaşmadan dolaşmadan stressiz, sakin ağız tadıyla bitirmek istiyordum.

Sıkıntıdan stresten hayatımın kalitesi bozuldu.

Yoruldum devamlı karamsarlık içinde yaşamak yoruyor insanı.

Mutluluktan söz etmeye gerek var mı?

Zira kısa sürede olsa zaman zaman mutlu olduğum olmuştur.

İtiraf edeyim mutluluk daha çok hayal kırıklığına uğrattı beni.

Mükemmel yemek yedim, kaliteli elbiseler giydim.

Arabam oldu her yıl bir yerde istediğim gibi tatil yaptım.

Herşey yolunda oldu.

İnanın bunların hepsi vasat, donuk ve ilgimi çekmeyen şeylerdi.

Çünkü kendimi tanımıyordum.

Sözünü ettiğim bu şeyler beni bana yabancılaştırmıştı.

Köyden getirdiğim hayatı kentte yaşadıklarımla çelişki halindeydi.

İnsanı tanımak lazım.

Ben yazıyorum şimdi başka insanları kendi insanlığımla tanımaya çalışıyor, eleştiriyor, taktir ediyor ve deşifre ediyorum.

Bu gücümü üstadım Dostoyevski ve Freud’dan aldım.

Dovstoyevski’nin   İnsan ruhuna bakmaktaki ustalığı nefes kesicidir.

İnsan kendini tanımadan hayatın bütünlüğünü gerçekliğini asla tanıyamaz parça bilgisi olur o kadar.

İnsanın asıl dramı da burada başlıyor.

Kimi zaman kendi kendimize yabancılaşırız.

Psikolojimiz bozulur.

Olduğumuz yerden kaçmak göçmek  isteriz.

İntihar ederiz, insan öldürürüz, emeğimize saygısızlık yaparız vsvs.

Bundan sonrası kavgadır.

Bu kavgadan sağlıklı çıkanlar kendilerini tanımış olarak çıkarlar.

Benim gibi, bilim öyle diyor akıl da bunu gerektiriyor.

Yaşam zordur kendisine yabancılaşmış insanlar daha da zorlaştırırlar.

İnsan hem iyidir hem kötüdür.

İnsanı anlamak çok zordur ama imkansız değildir.

Hem muazzam bilgi gerektiriyor, hem de merak.

Karma karışık gizemli bir varlık.

İnsanı kördüğüm olmuş bir iplik yumağına benzetebiliriz.

Bir dergide okumuştum.

“Zamanı geldiği zaman insanoğlu evreni çözecektir.Ama kendini özellikle kadını asla çözemeyecektir.”demişti.

İnsanı tanımalıyız iyi yaşamak için bunu yapmalıyız.

Özellikle kendi sağlığımız için başka insanlarla birlikte huzur içinde yaşamak için buna mecburuz.

Ben kimim?

Nasıl Biriyim?

İnsanlarla ilişkilerim nasıl?

Dürüst müyüm?

Yoksa yalancı iki yüzlü, hilebaz biri miyim?

Konuştuklarımda dürüst ve samimi miyim?

Sözlerimle, yaşadıklarım birbirine uyuyor mu? gibi...

Yani kendimizle yüzleşmeliyiz.

Dün bir arkadaşımla bir kafede sohbet ediyordum.

Çok hoş ve neşeliydi birden neşesi kaçtı, yüzü düştü, morali bozuldu.

Sebebi karşımızda oturan adammış.

Bana “şu adam da tuhaf bir sıkıntı verdi”dedi.

Not almışım vapurdaki kadınlardan biri diğerine bozulmamış kırklık kız Nazan dün akşam kapımı çaldı açtım.

Elinde kağıt kalem imza topluyormuş.

Neymiş efendim üst kata yeni taşınan M.L faişelik yapıyormuş.

Bazı komşuların kaynattıkları dedikodu kazanına M.L’yi almışlar.

İmzalamadım tabi kız kurusu Nazan’ın kaprisleri..

Bu yazı toplam 1047 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi