"İmar ve planlama faaliyetleri, rant aracı olarak görülmemeli"
Şehir Plancısı Bayram Vardar, "İmar ve planlama faaliyetleri 'rant aracı' olarak görülmemeli, çok parçalı uygulamalardan kurtarılarak imar ve planlama hareketlerine yönelik kabul edilmiş mevzuata aykırı hareket edenler tarafından işlenen suçlar 'Şehre karşı işlenen suçlar' olarak kabul edilip 'Siyaset üstü' değerlendirilerek en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır" dedi.
Özellikle 2018 yılında çıkarılan imar barışı düzenlemesinin, doğa ve fen kurallarına aykırı yapılaşmayı meşrulaştırarak şehirlerin geleceğini tehdit ettiğini belirten Şehir Plancısı Bayram Vardar, "İmar ve planlama faaliyetleri 'rant aracı' olarak görülmemeli, çok parçalı uygulamalardan kurtarılarak imar ve planlama hareketlerine yönelik kabul edilmiş mevzuata aykırı hareket edenler tarafından işlenen suçlar 'Şehre karşı işlenen suçlar' olarak kabul edilip 'Siyaset üstü' değerlendirilerek en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır" dedi.
Türkiye'nin sık sık karşı karşıya kaldığı deprem felaketlerinin ardından şehirleşme politikalarını ve imar düzenlemelerini yeniden değerlendirme çağrısında bulunan Şehir Plancısı Bayram Vardar, Türkiye Düşünce Kulubü'nde tecrübelerini paylaştı.
Vardar; şehirleşme politikaları ve imar düzenlemelerindeki eksikliklerin, kentleri hem yaşanabilirlik hem de güvenlik açısından büyük risk altında bıraktığını ifade etti. Özellikle 2018 yılında çıkarılan İmar Barışı düzenlemesinin, doğa ve fen kurallarına aykırı yapılaşmayı meşrulaştırarak şehirlerin geleceğini tehdit ettiğini öne süren Vardar, “1984 yılındaki imar affından yaklaşık bir nesil sonra, 1999 Marmara Depremi ve 2011 Van Depreminden sonrası 2018 yılında imar barışı adı altında tabiat Kurallarına meydan okuyan bir anlayış ile şehirlerimizin tarumarını bir kez daha yasallaştırmaya çalıştık. Ancak tabiat ve fen kuralları bu coğrafyada hep bizi uyardı. Ülkemiz şehirlerinin yakın gelecekte en çok üzerinde durmaları gereken konu. Şehir yaşamının gerektirdiği çok genel konforu sunmaktan uzak Kentlerimizin mevcut yapı stokunun yenilenmesi ve depreme duyarsız şehirlerimizin yenilenmesi olmalıdır. Ama konforsuzluğundan dolayı, ama dayanıksız yapılarından dolayı şehirlerimizin yenilenmesi konusu yakın gelecekteki (önümüzdeki bir nesillik konu) yegâne meselemiz olacaktır. Konfor eksikliği göz ardı edilse de deprem bizi göz ardı etmeyecek, bu kesin” şeklinde konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.