İhbar “kültürü” öteki korkusundan!

İhbar “kültürü” öteki korkusundan!

kemizde tüm darbe ve darbe girişimlerinin bir klasiği, sistemin çağrısıyla vatandaşın vatandaşı asıllı asılsız ihbar “kültürü”nü Türk Eğitim-Sen Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Orhan Kütük’e sorduk: Öteki korkusundan...

 Ülkemizde tüm darbe ve darbe girişimlerinin bir klasiği, sistemin çağrısıyla vatandaşın vatandaşı asıllı asılsız ihbar “kültürü”nü Türk Eğitim-Sen Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Orhan Kütük’e sorduk:

 

** Kütük, “İhbar kültürü tarihin her döneminde topluma hakim bir olgu. Zannediyorum bunun alt yapısında öteki kavramından korkma söz konusu. Kişi ya da guruplar kendileri gibi olmayan, herkesi tehdit algılayıp…” dedi

 

 

Ülkemizdeki yakın tarihli darbelere farklı bir gözle bakınca hepsinde olmadık sebeplerle uzun süreli gözaltılar, soruşturmalar; “geç gelen adalet adalet değildir” denen aklanmalar görürüz. Darbeler bu süreçlerde sürekli “ihbar”dan beslenirken taraflar rol de değiştir. Bir darbenin ihbarcısı, diğer darbenin ihbar edileni olabilir. Dizimizin bugünkü konuğu Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Orhan Kütük’e ilk sorumuz o “kültür” oldu!

 

-         (Özetle) – Geçmişten bugüne tüm darbe ve emsallerinde vatandaşın vatandaşça ihbar edilmesi çağrısına tanık olduk. Bu ihbar “kültürü”nü değerlendirir misiniz?

 

-         Maalesef ihbar kültürü tarihin her döneminde topluma hakim bir olgu. Zannediyorum bunun alt yapısında öteki kavramından korkma söz konusu. Kişi ya da guruplar kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen herkesi/her zümreyi tehdit algılayıp yine kendisi ya da gücü yetmiyorsa yardımcı kuvvet kullanarak ( kamu gücü/ çıkar birliktelikleri gibi) öteki diye tanımlananı yok ekmek ya da baskılamak ister.

 

-         Özellikle bizim tarihimize baktığımızda gerek imparatorluk döneminde gerek cumhuriyet döneminde sizin sorunuzda ki gibi birçok örnek var. Tabi bu durumu evrensel eğitim açısından değerlendirecek olursak ciddi tespitler ( akademik olarak ) yapılmıştır diye düşünüyorum. Ama şahsi görüşüm, kendini gerçekleştirmiş, öz güven sahibi, sevgi ve karşısındaki kişinin fikirlerine saygı ne demek öğrenen birinin buna tevessül etmemesi gerekir.

 

BU TOPRAKLARIN MAKUS TALİHİ!

 

-         Eğitim camiası tüm darbelerden ve 15 Temmuz darbe girişimden sonra ağır tahribat aldı. Bu tahribatların kişilere ve sendikalara etkisiyle özellikle eğitime etkisi nedir?

 

-         Maalesef üzerinde yaşadığımız toprakların makus talihi darbeler üzerine kurulu. Osmanlı’dan bu yana son 400 yılda 20’ye yakın darbe ve darbeye teşebbüsün yaşandığı bir coğrafya da yaşıyoruz. Kültürel miras olarak toplumumuz da derin izler bırakmış, Osmanlı döneminde etkileri başkent de hissedilirken, Cumhuriyet döneminde ülkenin her yerinde, her vatandaşı derinden etkileyen bir hal almıştır.  Kişi bazlı değerlendirecek olursak; bir çok eğitimci gerek 12 Eylül, gerek 28 Şubat, gerekse 15 Temmuz sürecinde “darbe hukuku” çerçevesinde yargılanmış ve savunma hakkı kısıtlı bir şekilde kamudan ihraç edilmiştir.

 

DARBEDE DARBE HUKUKU, DOĞALDIR

 

12 Eylül darbedir. Darbe hukuku uygulanması doğaldır. Askeri kuvvet ile yargı süreci işlemiş, kişiler ciddi mağduriyet yaşamış ve kamuya dönmek için 5-6 yıl mücadele vermişlerdir.

 

EN ANORMAL SÜREÇ: 28 ŞUBAT

 

28 Şubat ülkenin yaşadığı en anormal süreçlerden birisidir. Zira Anayasal güvenceye sahip din ve vicdan hürriyeti adeta yok sayılmış, kurumsal olarak iktidar hedef alınmayıp, toplumun büyük bir çoğunluğu hedef alınmıştır. Yüzde 90’ı Müslüman olan bir ülkenin ordusunun başörtüsü ve dindarlık üzerine baskı yapması kabul edilebilir değildir. Birçok eğitimci bu yüzden ihraç edilmiştir.

 

15 TEMMUZ.. TRAVMATİK VE YAYGIN

 

15 Temmuz hain darbe girişimi ise başlı başına toplumun yaşadığı en  travmatik ve yaygın olaydır diyebiliriz.  FETÖ yapılanması 40 yıl ülkemizin her köşesinde faaliyet göstermiş, Roma’da, Osmanlı da olduğu gibi memleketin zeki ve fakir çocuklarını toplayarak onları okutup, iş-hayat ( evlilik ) sahibi yaparak, kendisine eleman olarak devşirmiştir.

 

15 TEMMUZ’DA MASUMİYET

KARİNESİ SONRADAN İŞLEDİ

 

Elbette şuça karışmış, örgütün aktif elamanı olanlara gereken ceza fazlasıyla verilmelidir ama gariban Anadolu insanının ve bunların çocuklarının bu kadar derinden hissettiği bir darbe ya da girişim olmamıştır.  Toplumsal açıdan travma büyüktür, izleri uzun yıllar silinmeyecektir.  Devlet savunma mekanizması gereği yaş ile kuruyu ayırmadan hızlı refleks göstermiştir. 125 bin kamu çalışanı ihraç edilmiş ve masumiyet karinesi sonradan işlemiştir. İhraç edilen, mahkeme süreci tamamlanıp beraat edenler kamuya dönmektedir. Gebze de son bir yılda 4-5 öğretmenin göreve iade edildiğini biliyorum.

 2-720.jpg

 

 

 

15 TEMMUZ ETKİSİYLE SENDİKALARA ÜYE OLMUYORLAR:  “Darbelerin sendikal mücadeleye etkisi kuşkusuz fazladır. Memur sendikacılığının yasal zemini 2001 yılında çıkan yasayla oluştuğu için sadece 15 Temmuz’un etkilerinden bahsedilebilir. Özellikle ihraç gerekçelerinden birisi de FETÖ sendikası diye bilinen yapıya üyelik olunca, haliyle memurlar üzerinde bir korku ve eylemsizlik hakimdir. Birçok arkadaşımız sırf bu sebeple sendikalara mesafeli durmaktadır. Üye olmak istememektedir.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.