HAVADAN-SUDAN MUHABBETLER
Havalar felaket...
Sabah kalktım, havanın azizliğine uğradığımı farkettim.
Üzerinize afiyet fena üşütmüşüm.
En acil çözüm olarak sağlık ocağına gitmeye karar verdim.
En azından, beni biraz ayağa kaldırır, sonra hastaneye giderim diye düşündüm.
Zira değil hastaneye gitmek, başımı kaldıramıyorum.
Sağlık ocağı yakın ya, zor bela gittim yine de...
Her zamanki gibi T.C numaramı yazıp muayene sıramı aldım.
Baktım içeriden hemen iki kişi çıktı.
Ekranda benim ismimden başka isim de yok.
Bekleyen hasta, Fatma Kırtay.
Bekledim...
Öğle tatili değildi, saat 10.00 sularıydı.
Gözüm ekranda, benim isim atıl gibi orada durup duruyor...
Bir türlü ana ekrana geçememekten küsmüş gibi...
Beklemeye devam ettim...
Sonunda, bir tane teyze buldum yan tarafta oturan, benden önce gelmiş.
İşi bitmiş ama birini bekliyor, belli.
İçeride biri var mı?
Yok, kızım.
???
Kalktım, kapıyı tıklatıp açtım, beyimiz içeride bilgisayarla haşır- neşir.
Müsait misiniz?
Ha, buyurun buyurun ben de çağıracaktım şimdi.
(Rahatsız olmasaydınız!) dedim ama içimden tabi.
Başımı zor tutuyorum zaten, hiç tartışacak gücüm yok.
Beyimiz yine lütfederek sordular;
Neyiniz var?
Çok kötüyüm,boğazım, başım, vücudum,kulağım ağrıyor.
Hmmm! diyerek ilmi bir cevap verdi ve bilgisayarına döndü.
Az sonra kalktı sağ olsun, boğazıma baktı.
Gitti ışık alıp, kulağıma baktı.
Kulağınıza burada müdahale edemem, temizlenmesi gerekiyor.
Başka doktora mı gideyim? Ne dersiniz? Kulak iltihabı falan mı?
Siz bilirsiniz!!! Şimdi soğuk algınlığı için ilaç vereceğim ben.
Ama boğazım çok kötü, antibiyotik vermeden geçmez sanki.
Ben vermem antibiyotik, antibiyotik veren doktora gidin!!
(Ya sabır!)
Şimdi bir günlük rapor mu vereyim size?
Durumum neyi gerektiriyorsa onu verin de, ben iyi hissetmiyorum kendimi.
Şu an burada zor duruyorum.
(Sanki duvarla konuşuyorum.Muhatap değil.)
Vereyim mi şimdi rapor ne diyorsunuz?
Kibarca kalktım, kabalaşmamak için;
Ben başka doktora gideyim, sizi rahatsız ettim beyim.
Gidiniz lütfen, beni tehdit edip duruyorsunuz başka doktor, başka doktor diye!!!
Buradaki varlığınızı sorgulayın, doktor sizsiniz ben değil falan diyerek çıktım.
Yukarıda yazdığım anekdot, Mutlukent sağlık ocağında yaşandı.
Mutlukent sağlık ocağı doktorları, maalesef hiç bir şekilde düzgün hizmet vermemektedir.
Hatta vatandaşı, ne çok sağlık ocağına geliyorsunuz siz? diyerek azarlayanı duydum.
Antibiyotik verilecek bir durum yok dediği hastalığıma, penisilin enjeksiyon verildi.
İçeride in,cin top oynuyor, sanki kütüphane.
Doktorlarda bilgisayarda evrak düzenlemeleri (!) yapıyorlar bütün gün.
Bilinçli yaptıklarını düşünüyorum artık, kimse gelmesin de rahatımız bozulmasın diye.
Vatandaş ise her zamanki gibi konuşup, şikayet etmekten öteye geçmiyor.
Habire yakınıp duruyorlar, icraat yok...
Kısmet bugüneymiş.
Buradan yetkililere sesleniyorum, lütfen bu gidişe bir dur deyin.
Kimsenin çiftliği değil, orası.
Mutlukent sakinleri olarak, mağdur olduğumuz için mutsuzuz..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.