Fatoş Özut Kırtay

Fatoş Özut Kırtay

HASTA-NE-LER

HASTA-NE-LER


 
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sihhat gibi.
 Saltanat dedikleri bir cihân kavgasidir.
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi.
Demiş Muhibbi.
Yani nam-ı diğer Kanuni Sultan Süleyman..
 
Her şeyin başı sağlıktır anlamına gelir.
Hastalandığımız zaman kıymeti daha iyi anlaşılan cümle...
Halk içinde devletten daha itibarli bir sey yoktur doğru.
Amma velakin dünyada sihhatli bir nefes gibi mutluluk yoktur.
 
Lakin insanız, hastalanıyoruz.Hastaneye gidiyoruz..
Şifa bulmak için.
Sağlık reformu yapıldı biliyorsunuz, epey uzun süre önce.
Hatta   haziran seçimlerinde sık sık izledik.
Hatırlarsınız,( kesinlikle benim ülkemden olmayan) vatandaş çıkıyor ekrana, son derece sağlıklı ve mutlu bir yüz ifadesiyle;
 
"Artık istediğim hastanede muayene oluyorum.
 İstediğim doktorda muayene oluyorum.
 İstediğim eczanede ilacımı alıyorum.
 Üstelik hepsi ücretsiz!"
 Diyerek bas bas bağırıyordu...
 
Benim ülkemin vatandaşı o ise, kesinlikle ben bu ülkenin vatandaşı değilim.
Öteki Türkiye'nin, öteki insanlarındanız ya o, ya ben!
Kardeşim bu hastane, bu eczane nerede?
Bir tesadüf etme şansına erişemedim.
Aksine, Gebze'de her hastane hikayem hüsrandır, krizdir, güvensizliktir...
Özellikle son bir hafta içinde, çağ(!) atlamış bir hastane ve yeşil alana sahip (!) çok nezih
denilen diğer bir hastaneden çok şikayet aldım.
"Aman bu hafta bunları yaz, yetkililer ilgilensin artık.
 Vatandaşa hasta değil müşteri zihniyetiyle yaklaşıp, soyup soğana çeviriyorlar.
 Üstelik ne ilgi, ne alaka var. 
Hasta- hane değil , ticarethane buradaki özel hastaneler" dediler.
Ben de defaten yaşadım bu durumu maalesef.
Yandaş özel hastaneleri, zengin etmede bir hayli katkımın olduğunu söyleyebilirim.
Yeşil alana sahip  (!) hastanemizin, acil bölümüne çocuğumu götürdüm.
Aciller ücretsiz hizmet vermek zorunda biliyorsunuzdur.
Ancak, benim acil diye nitelendirdiğim , alerjik astım nöbeti geçiren oğluma hava verip,
her defasında polikliniğe yönlendirdiler.
Hastayı polikliniğe yönlendirmek demek, vezneden ciddi bir fiş kestirmek demek.
Yani ücretsiz denilen acil hizmeti için, ciddi muayene ücreti almak demek.
"Biz müdahale edemiyoruz, poliklinikte uzman doktorumuz görsün."
 İnsan hele çocuğu hastayken gözü para, hesap görmüyor.
 Ama bir gün, yönlendirildiğim görevli kızcağız, "  acilde ücret alınmıyor ki, niye böyle yapıyorlar?"
 diye yüksek sesle düşününce, soluğu acil doktorunda aldım.
 Kim olduğumu sordum, poliklinik mi acil hasta mıyım? diyerek.
 Acil tabii ki dedi. Niçin acil hastadan  bu kadar yüksek ücret alındığını sordum.
 Kem-küm... Sağlık bakanlığına şikayet edeceğimi söyleyince, hemen telefona sarıldı.
 Olağanüstü hal paniğiyle gerekli yerleri uyardı...
 Sonuç olarak, hiç bir ücret talep edilmedi...
Sesini çıkarmadığın zaman, potansiyel kerizsin, sözüm meclisten dışarı.
Bir başka vatandaşımız ise, hafta içi gündüz, hafta içi gece ve hafta sonu muayene ücretleri farklı
miktarlarda ödediği dile getirdi.
Hafta içi gündüz, 60 TL
Hafta içi gece    ,  30 TL
Hafta sonu        ,   90 TL!
Maalesef burada satırlara sığdıramayacağım kadar çok bu  mağduriyet örnekleri.
Kime dokunsan bin ah işitiyorsun.
Şikayet ettiğinde,  uygulanan prosedürler yine vatandaşı mağdur ediyor.
Sözü uzatıp, yazının okunma olasılığını azaltmadan mesajımızı ve uyarımızı verelim.
 
Sayın Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Gebze' de yaşayan bir vatandaş olarak, buradaki özel sağlık
hizmeti veren hasta- hanelerle acil ilgilenmenizi rica ediyoruz.
Ticarethane işleyişi ve anlayışıyla devam eden bu hizmetlerin, sağlığa hizmet olarak dönüşmesi
yolunda gerekli olan her neyse hemen yapılmalı.
Sağlık Bakanlığı bilmiyor mu bu sahtekârlıkları?

Bu yazı toplam 1243 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatoş Özut Kırtay Arşivi

NESİL

18 Eylül 2024 Çarşamba 07:02