Haydi hayırlısı.

Altıntopu gibi yeni bir yasağımız daha oldu!

İnternete savaş açan, özgürlüğümüze zincir vuran taslak tasarısı meclisten geçti.

Günlerdir hepimizin hayretle dinlediği, internetten okuduğu, önceki gün gazetelere yansıyan gerçekleri gizlemek, örtbas etmek için önlemler alındı.

Bir tuşa basıldı mı binlerce, milyonlarca insanla paylaşabildiğimiz yolsuzluk ve rüşvetleri, ahlaksız ve hırsızlık sohbetlerini, halka yapılan küfürleri milletten gizlemek için parmaklar bir kez daha kalktı.

Daha çok sansür, daha çok yasak, daha çok denetim ve baskı.

“Ya bendensin ya da karşımdasın” dönemi.

Artık yargı kararı olmaksızın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) dilediği yurt içi ve yurt dışı sitenin erişimini engelleyebilecek.

Yani savunma hakkınız bile yok!..

Buna bir ölçüde yargısız infaz denebilir.

Oysa internet, özgür ulaşım alanıdır.

Sınırsız bilginin dolaşım alanıdır.

Hoşunuza gitmeyen eleştirileri engellemek bir telaşın ürünüdür.

Artık hırsıza hırsız demek eskisi gibi kolay olmayacak.

Bu yasaklarla bilgi toplumu olunmaz.

Bir tarafta bilişim vadisi çalışmaları, diğer tarafta yasaklar.

Bu durumu hiç kimseye anlatamayız.

Yasakçı zihniyetler her dönem karşımıza çıkıyor.

Çok küçük menfaat grubunu korumak uğruna nelere katlanılıyor.

Ortalığa dökülen kirli ilişkileri, çıkar çatışmalarını vatandaş öğrenmesin diye art arda bir dizi mahkeme kararları ve yasaklar sıralandı.

Hırsızlık ne kadar küçükse o kadar büyük tepki çeker!..

Hırsızlık büyüdükçe takdirle karşılanır!..

En büyük hırsız her zaman en şahane unvanı alır!..

Bu nasıl genetiktir ki, dünyanın medeni bir ülkesinde ayıplanacak ve cezalandırılacak bir davranış bizde hoş görü ile karşılanıyor.

Öyle ki; “çalıyorsa benim paramı çalıyor” deme cesareti gösterenler bile çıkıyor.

Bu durum normal bir ruh halini sergilemiyor.