GTÜ Biyoteknolojide iddialı
Türkiye’nin Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacına hizmet edecek olan Gebze Teknik Üniversitesi...
Türkiye’nin Biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacına hizmet edecek olan Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu. Enstitü, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirerek, Ar-Ge faaliyetlerine akademik destek sağlayacak.
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü tarafından, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Türkiye’nin Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planını’ dikkate alarak Türkiye’nin bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması amacıyla Biyoteknoloji Enstitüsü kuruldu. Sağlık, bitki, endüstri ve sentetik ve sistem biyoteknolojisi olmak üzere toplam 4 opsiyonda tezli-tezsiz yüksek programları yanı sıra doktora ve bütünleşik doktora programları ile eğitim öğretim faaliyetlerine başlayan enstitü, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek işgücü yetiştirecek. GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü’nün lisansüstü eğitim öğretim faaliyetine başlaması onuruna ‘Biyoteknoloji’de Vizyon Zirvesi’ düzenlendi. İlaç ve sağlık Biyoteknoloji’si, gıda, bitki ve enerji sektörlerindeki Biyoteknoloji alanında uzmanlar ve biyogirişimcilerin katılımıyla gerçekleşen zirvede öğrenci, akademisyen ve sektörel 200’ün üzerinde katılımcı yer aldı.
Hedef katma değeri yüksek ürünler
Zirveye katılan GTÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün Biyoteknoloji Enstitüsü’nün, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan 2015-2018 Türkiye Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planı’nda “biyoteknoloji alanında teknolojik bilgi düzeyini ve katma değerli üretimi arttırarak dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almak” olarak, genel amacı ise “biyoteknoloji alanında Ar-Ge ve yenilik ekosistemi kapasitesini geliştirerek ülkemizi teknoloji geliştirebilen, yenilikçi, katma değeri yüksek ve küresel rekabete uygun ürünler üretebilen çekim merkezi haline getirmek” olarak belirtilen vizyon doğrultusunda kurgulandığını ve “yenilikçi, katma değeri yüksek ve küresel rekabete uygun ürünler üretebilen” mezunlar yetiştirmeyi, araştırma faaliyetleri yürütmeyi ve yeni ürünler geliştirmeyi hedeflediğini söyledi.
Görgün, konuşmasında Biyoteknoloji’nin gittikçe büyüyen bir pazar olduğundan bahsetti ve ABD’deki büyük üniversitelerin bu alandaki patentlerinden lisans gelirlerinin 110 milyon doları geçmekte olduğunu belirtti. Bu denli önemli bir konuda sanayinin kalbinde yer alan GTÜ’nün bu alandaki iddiasını ortaya koyan Biyoteknoloji’de Vizyon Zirvesi’nin organizasyon komitesine teşekkürlerini iletti.
Zirve Organizasyon Komitesi Başkanı ve GTÜ Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Işıl Kurnaz, bu organizasyonun amacının Türkiye’de biyoteknolojik ürünler üretilmesi ve bu alanda üniversite-sanayi işbirliğinin önündeki sorunların masaya yatırılması ve mümkünse çözüm önerileri getirilmesi olduğunu vurgulayarak, zorunlu biyogirişimcilik dersleri içeren lisansüstü programlarının yanı sıra tasarım aşamasındaki bazı sertifika programlarının bu alandaki kalifiye işgücü sıkıntısının önüne geçmesini umduklarını vurguladı.
Zirve eş organizatörü ve ev sahibi GTÜ Teknoloji Transfer Merkezi (TTM) Genel Müdürü Dr. Abdurrahman Güngör ise, Teknoloji Transfer Ofisi ve TTM olarak akademisyenlere girişimleri, patent yazma, projelendirme vb. konularda destek olduklarını belirtti.
Duvarsız merkezler kurulmalı
TÜSİAD Biyoteknoloji raporunu hazırlamış olan ekipten olan ve zirvenin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Hüveyda Başağa dahil, programdaki pek çok konuşmacının ilk ve öncelikli olarak belirttiği işbirliğinin öneme vurgu yaptı.
TEPAV’ı temsilen konuşmasını yapan Selin Arslanhan Memiş de artık inovasyon konuşmaktan inovasyon yapmaya geçilmesi gerektiğini ve bu konuda da en büyük umutlarının start-up’lar olduğunu söyledi.
Bu kapsamda, kendi şirketlerini kurmuş olan girişimci akademisyenlerin de zirvede konuşmacı olmaları ve akademisyenlikten girişimciliğe geçiş süreçleri yanı sıra bu geçişteki sıkıntıları vurgulamaları önemli bulundu. Özellikle artık laboratuvar ölçekli düşünmekten çıkılması ve daha büyük ölçekli düşünülmesinin akademi-sanayi işbirliği açısından önemi vurgulanarak, doktoralı elemanların sanayideki iş imkânlarından haberdar olmadıkları konuşuldu. Biyoteknoloji Enstitüsünün Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Pakmaya Pak Biyoteknoloji Merkezi Müdürü Dr. Mustafa Türker’in önerileri, dikeyleşme ya da uzmanlaşma sorunun çözümlenmesinin acil olduğu, diğer pek çok konuşmacının da vurguladığı üzere bir binaya bağımlı olmayan ama alanında yetkin kişilerden oluşan 'duvarsız' mükemmeliyet merkezlerinin kurulması gerekliliği ve nitelikli teknisyen ve doktoralı eleman eksikliğinin acilen giderilmesi oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.