Gıdalarda tağşişin önüne kamulaştırma geçer
GMO Kocaeli Temsilcisi Sema Kopal gıdalarda taklit ve tağşişin önüne geçmenin mümkün olduğunu söyledi. Kopal kapatılan, özelleştirilen kamu kurumlarının daha yaygın olarak yeniden oluşturulmasını istedi
Gıdada tağşiş ve taklit, genel ve yerel gündemimizde yer edinen önemli bir konu. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilcisi Sema Kopal, “Gıdada taklit ve tağşişi önlemek mümkün mü?” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada her ikisinin de önüne geçmenin mümkün olduğunu söyledi. Kopal’ın çözüm önerileri arasında SEK, EBK gibi kapatılan veya özelleştirilen kamu kurumlarının daha yaygın olarak yeniden oluşturulmasına da yer verdi. Kopal’ın açıklamasında şu görüşler yer aldı:
ÖNLEYİCİ YAPTIRIMLAR DUYMADIK
“Tarım Bakanlığı, 2020 yılının Ocak ve Şubat aylarında iki ayrı taklit ve
tağşiş edilmiş gıdalar listesini kamuoyuna duyurdu. 13 Ocak’ta yayınlanan ilk listede taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 229 firmaya ait 386 parti ürün, 14 Şubat’ta da toplam 74 firmaya ait 99 parti ürün Bakanlığın internet sitesinde yayınlandı. Bakanlığın verdiği bilgiye göre, ilk kamuoyu duyurusunun yapıldığı 2012 yılından bu yana 1486 firmaya ait 3301 parti taklit ve tağşiş edilmiş gıda açıklanmış oldu. Ancak bundan önceki listelerin açıklanmasından bu yana geçen zamanda taklit ve tağşiş yapan firmalara karşı kamuoyunun vicdanını rahatlatacak, taklit ve tağşişin tekrarını önleyecek yaptırımlar duyamadık.
TAĞŞİŞ NEDİR…
Gıda, taklit ve tağşiş aynı cümlede olmaması gereken kelimeleri yan yana ne çok duyuyoruz değil mi? Peki neden bu sıklıkla duyuyoruz? Listeden önce taklit ve tağşiş kavramlarını biraz açıklayalım. Tağşiş, gıda maddelerinin ve gıdayla temasta bulunan madde ve malzemelerin, mevzuata veya izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesidir. Peynire nişasta katılması, bala glikoz şurubu katılması birer tağşiş örneğidir.
TAKLİT NEDİR…
Taklitse, gıda maddelerinin ve gıdayla temasta bulunan madde ve
malzemelerin şekil, bileşim ve nitelikleri itibarıyla kendisinde bulunmayan özelliklere sahipmiş gibi gösterilmesidir. Meyve şurubunun üzüm pekmezi gibi satılması taklite bir örnektir.
LİSTEDE SÜREKLİ YER ALIYORLAR
Bakanlığın internet sitesinde taklit ve tağşiş edilmiş gıdalar; “Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdalar” olarak tanımlanıyor. Açıklanan listede, halk sağlığını tehlikeye düşürecek, insanların hayatını dahi tehdit edecek gıdaların laboratuvar analiz sonuçları,
taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdaları üreten/ithal eden;
üreten ve/veya satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri
numarası yer alıyor. Listeye baktığımızda dikkatimizi çeken birkaç nokta var. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, halk sağlığını tehlikeye atan taklit ve tağşiş gıdalar üreten firmaların tekrar tekrar listede yer alıyor olması.
HALKIN ÇARESİZLİĞİ…
İkincisi listede taklit ve tağşiş edilmiş gıda maddelerine baktığımızda, büyük kısmının et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, siyah çay ve arıcılık ürünleri gibi yüksek fiyatlı ürünler olması. Bu durum bir kez daha gösteriyor ki, gıda fiyatlarında son yıllarda yaşanan büyük artış, halk sağlığını hiçe sayan fırsatçıların-simsarların denetimsiz bir alan olan gıda üretimine el atmalarına, taklit ve tağşiş gıdalarda artışa sebep oluyor. İşsizlik ve pahalılık cehenneminde kavrulan halkımız da ne yazık ki, çaresizlikten bu ucuz gıdalara yöneliyor.
ÇÖZÜMÜ BAŞKA YERLERDE ARIYORLAR
Listeden gördüğümüz kadarıyla taklit ve tağşişten en fazla payını alan diğer ürünler, bitkisel kaynaklı çay, macun vb. ürünler. Bu da gösteriyor ki, halkımız sağlık sorunlarını çözmek için artık eziyete dönüşen sağlık sisteminden başka yerlerde çare arıyor. Bilmiyor ki, derdine derman olduğunu sandığı “bitkisel” karışımların içinde de ilaç var. Hem de ölümcül derecede önemli yan etkileri olan ilaçlar.
Taklite ve tağşiş listelerde ya da bir diğer deyişle kara Listelerde, alkolsüz içecekler, arıcılık ürünleri, baharatlar, bitkisel çaylar ve “özel amaçlı” bitkisel karışımlar, zeytinyağı, “özel amaçlı” çikolatalar, enerji içecekleri, et ve et ürünleri, antep fıstığı ve ürünleri, salça, süt ve süt ürünleri, şekerli mamüller ve takviye edici gıdalar bulunmakta.
EN ÇOK ET VE SÜTTE
Tüm bu ürün gruplarının içerisinde taklit ve tağşiş yapan üreticilerin en çok başvurduğu alan yukarıda da bahsettiğimiz gibi, fiyatları yüksek olan et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri. Et ve et ürünlerinde (kıyma, kıymalı pide vb. kıymadan yapılan ürünler, et, kebap, döner, sucuk vb.) kanatlı eti, sakatat, baş eti, deri dokusu, domuz eti, tek tırnaklı hayvan eti, at eti, ve soya tespit edilmiş.
Peynir ve eritme peynirlerinde süt yağı harici yağ, bitkisel yağ ve nişasta, ayrıca eritme peynirlerinde natamisin, yoğurtta bitkisel yağ ve süt yağı harici yağ, jelatin, tereyağda bitkisel yağ bulunmuş yapılan analizler sonucunda.
Baharatta boya/gıda boyası, çayda boya/gıda boyası, zeytinyağında farklı tohum yağlarının tespiti, “özel amaçlı” bitki karışımlı çikolatalarda
sildefanil ve tadalafil ilaç etken maddesi, kuruyemişlerden antep fıstığı ve ürünlerinde yer fıstığı, salçada boya vb. liste uzayıp gidiyor.
KOCAELİ’DE 10 ÜRÜNDE TESPİT EDİLDİ
Taklit ve tağşiş yapan firmalar arasında ilimiz Kocaeli’de üretim yapan firmalar da bulunuyor. Kocaeli’den 4 ayrı firmanın 10 ürününde taklit ve tağşiş tespit edilmiş. Bu ürünler ve uygunsuzlukları Bakanlığın açıkladığı listede görülebilir. Bu firmalardan bazılarının daha önceki listelerde de bulunan değişmezler arasında yer aldığı dikkatimizi çekiyor.
CAYDIRICI BİR YAPTIRIM YOK
Peki, halk sağlığı, taklit ve tağşiş gıdalar üreten firmaların insafına bırakılacak kadar değersiz mi? diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Bu firmalar nasıl rahatça ve tekrar tekrar taklit ve tağşiş ürün üretip piyasaya sürebiliyor? Çünkü bu usulsüzlüğün neticesinde bu firmalar için caydırıcı olacak bir yaptırım yok. Gıdaları ucuza mal edip bol bol para kazanmak var, haksız rekabet var.
EKONOMİK KRİZİN YANSIMASI
Bakanlığın açıkladığı liste, doğru okursak, ülkemizdeki ciddi ekonomik krizin bir yansımasıdır. Ekonomik sıkıntılardan dolayı “çocuklarım aç” diyerek kendini yakan ya da siyanür içerek intihar eden insanlarımızın sayısının her geçen gün arttığı, gıda mühendisleri dâhil 91 bin mühendisin işsiz olduğu bu kriz ortamında, halkımız ucuz ve güvensiz gıdaları almak zorunda bırakılmaktadır.
HÜR VİCDANLI DENETÇİLERLE
O halde halkımızı, geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi bu gıda simsarlarının insafına bırakmamak gerekir. Ciddi, etkin ve sürekliliği olan, sadece yasal mevzuata ve kendi hür vicdanına dayanan denetçiler tarafından yapılan denetimlerle, ülkemizdeki en ücra yerlerdekiler dâhil tüm gıda üreten işletmeler tek tek denetlenmelidir. Bu denetimleri yapabilmek için gıda mühendisleri ve diğer ilgili meslek mensuplarından yeter sayıda kamuda atama
yapılmalıdır.
MERDİVEN ALTI TESPİT EDİLMELİ
Merdiven altı olarak tabir edilen uygunsuz gıda üreten işletmeler tespit edilmelidir. Bunların üretimine son verilmeli, bir daha gıda üretimi yapmaları engellenmelidir. Elbette bugüne kadar yaptıkları halk sağlığını tehlikeye atan gıda üretimlerinin bedelini de ödemelidirler. Gıdalarda taklit ve tağşiş yapan firmalar ve ürünleri, tespit edilir edilmez kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu ürünler tüm satış noktalarından ve depolardan toplatılmalıdır. Halkımızın elinde bu ürünlerden varsa tüketmemeleri ve en kısa zamanda yetkili mercilere teslim etmeleri istenmelidir. Elbette en önemlisi, halkımızın ucuz, sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimi sağlanmalıdır.
KAMU KURUMLARI YAYGINLAŞMALI
Kapatılan-özelleştirilen Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), Et Balık Kurumu (EBK) gibi halkımızın ucuz ve güvenli gıdaya erişimini ve gıda fiyatlarının bir dengede kalmasını sağlayan kamu kurumları daha yaygın olarak tekrar oluşturulmalıdır.
Gıda fiyatlarının üreticiden tüketiciye gelene kadar 5-6 kat artışının
önüne geçilmelidir. Tarım, hayvancılık ve gıda üretimi için gereken diğer girdilerde ithalata-dışa bağımlılığa son verilmelidir.” (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.